YÖK 32 YAŞINDA
Yükseköğretim Kurulu. Kısa adı YÖK.
12 Eylül askeri rejiminin ürünüdür.
1982 yılında çıkarılan bir kanun ile kurulmuştur.
Meşhur 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu.
Kanunla Türkiye’deki tüm yükseköğretim kurumları YÖK çatısı altında toplanmıştır.
Bu kanuna göre yükseköğretim yani üniversiteler, akademik, kurumsal ve idari yönden yeniden yapılanmıştır.
YÖK’ün kurulma amacına bakalım:
“Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak”.
1982 Anayasası’nı hazırlayan Kenan Evren ve arkadaşları, 1970’ler boyunca büyük mücadelelere sahne olmuş üniversitelerde muhalefeti susturmak, öğrencileri sindirmek, üniversite yönetimlerinin özerkliğini yok etmek ve onları devlete bağımlı hale getirmek için YÖK’ü oluşturdu.
12 Eylül cunta rejiminin YÖK’ün başına oturttuğu kişi olan İhsan Doğramacı, üniversiteleri devlete bağlı hale getirmenin, üniversitelerde her türlü özgürlüğü yok etmenin yanısıra, paralı sınav sistemini de ÖSYM ile kurumsallaştırdı.
Doğramacı, daha sonra Türkiye’nin ilk özel üniversitesi olan Bilkent’i de kurdu.
YÖK, devlet üniversitelerinde ifade ve örgütlenme özgürlüğü yok ederek eğitimi kalitesizleştirirken, özel okulların da önünü açtı.
12 Eylül darbecilerinin hakim kıldığı liberal ekonomik politikalar, eğitim sektörünün bir kâr alanı olarak sermaye gruplarına açılmasını içeriyordu.
Bugün iktidarda olan AKP, kendinden önceki iktidarlar gibi, YÖK’ü kapatmak için herhangi bir adım atmadı. Zaman zaman YÖK kanununda bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini söylese de sonuçta, bugün gelinen noktada 2002’den beri askeri rejimin yavrusunu bağrına bastı.
Sonuçta 175 üniversitesi ile suskun, üretmeyen, düşünmeyen bir kurumu sırtında taşıyan bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Düşünün; herhangi bir konuda üniversite sesi duyabiliyor muyuz?
Adalet.
Hukuk.
Sağlık.
Eğitim.
Siyaset.
Dış politika.
Tek bir ses var mı ?
Bunca öğrencisi kız erkek birlikte kalıyorlar diye aşağılanırken tek bir üniversiteden ses var mı?
SON SÖZ: YÖK kapatılmalıdır. Düşünen, üreten, soran ve sorgulayan, yarınlara bizi taşıyabilecek, çağdaş dünyada hak ettiğimiz yeri alabilecek Türkiye olmak istiyorsak YÖK kapatılmalıdır.