Evet, yarın deprem olacak.
Belki de iki gün sonra.
Bir ay ya da altı ay.
On yıl, belki de yirmi yıl sonra.
Mutlaka yıkıcı bir deprem olacak.
Olmaya da devam edecek.
Geçtiğimiz ay Çanakkale’de oldu.
Geçen hafta da Manisa’da.
Bir sonraki kimbilir nerede ?
Ülkemiz topraklarının %95’i deprem kuşağı üzerinde olduğuna göre depremin aslında bir doğa olayı olduğunu ve bununla başedebilmek için aklımızı ve bilimi kullanmamız gerektiğini çoktan öğrenmeliydik.
Okullarda bu konuda dersler çoktan planlanmış olmalıydı.
17 yıl önce yaşadığımız Marmara depreminden sonra başlayan toplumsal duyarlılık devam etmeliydi.
Depreme hassas olan yerleşim yerlerindeki konutlar, fabrikalar, okullar, hastaneler çoktan taşınmış olmalıydı.
Kentsel dönüşüm, rant yerine insanları sağ ve sağlıklı tutmayı amaçlamalıydı.
Yeni yapılan tüm köprü, alt, üst geçit, yol, fabrika, sanayi tesisi, alışveriş merkezi, ev, okul, hastane, en ciddi afet senaryosu dikkate alınarak planlanmalıydı.
Enerji gereksinimi için riski büyük tesisler yerine daha güvenli yöntemler düşülmeli ve hayata geçirilmeliydi.
BUGÜNDEN BAŞLAYALIM
Depremlere hazır olmak için devletin yaptıkları ve yapacakları ne kadar önemliyse, bizlerin yapacakları da o kadar önemlidir.
Herkesin kendi deprem eylem planı olması gerekir.
Nereden başlayalım ?
Deprem anında ne yapacağımızı, nereye saklanıp, nereye kaçacağımızı önceden planlamalıyız. Eğer evimiz ve evimizin bulunduğu zemin sağlamsa, o zaman evde kalabiliriz; ancak başımızı, yüzümüzü evin içindeki eşyaların bizi yaralama olasılığına karşı korumalıyız. Simav depremi evimizdeki eşyaların devrilip, bizi yaralayabileceğini, hatta öldürebileceğini öğretti.
Evimizin kuvvetli bir depremde yıkılma olasılığı varsa, evdeki “yaşam üçgenlerini” bulmalıyız. Yaşam üçgenlerini Marmara, Düzce ve Van Erciş depremlerinde öğrendik. Tamamen yıkılan binalardan canlı kurtulan insanlar oldu. Yaşam üçgenleri, çamaşır makinesi, çelik kasa, mutfak tezgahı, koltuk, sofa gibi dayanıklı eşyaların önünde veya yanında kalan boşluklardır. Buralara sığınmak bizi kurtarabilir.
Deprem sırasında nasıl davranacağımızı, nereye saklanacağımızı belirledikten sonra yapmamız gereken en önemli iş tatbikattır. Yani bu yaşam üçgenlerine yatıp, bekleme tatbikatı. Bunu yaparken her iki elimizle ensemizi, boynumuzu kapatır ve adeta ana rahmindeymiş gibi kıvrılıp yatarız.
Artık, hazırız.
Bir de deprem çantamız olmalı. Kapımızın hemen yanıbaşında duran, deprem geçtikten sonra evden çıkarken yanımıza alacağımız bir çanta. Bu çantaya su ve yiyecek koymuyoruz. Ne kadar büyük bir afet yaşarsak yaşayalım, Kızılay su ve yemek gereksinimini kısa zamanda karşılamaktadır. Bu çanta, evimizden uzakta kaldığımızda gereksinim duyduğumuz özel eşyalarımızı içermelidir. Kullandığımız ilaçların birkaç günlük yedeği, kişisel temizlik malzemeleri, nüfus cüzdanı fotokopisi, kredi kartı, biraz para, fener, radio, yedek piller, ilkyardım malzemeleri ilk akılda tutulması gereken malzemelerdir.
Özetle, depreme hazırlık önce evde başlar. Bunun için “kişisel deprem eylem planı” önemlidir. Sarsıntı sırasında nasıl davranacağımızı, nereye sığınacağımızı, bina üstümüze yıkılsa da içeride nasıl canlı kalacağımızı düşünmeliyiz.
SON SÖZ: Deprem bir doğa olayıdır. Aklımızı kullanırsak doğa ile başedebiliriz.