11 Aralık Pazar günü İzmir Bornova Tuna Mahallesi’nde yas vardı.
Türkiye teröre kurban verdiği evlatlarının ardından gözyaşı dökerken Tuna Mahallesi de, kendi çocukları için ağlıyordu.
Tuna Mahallesi’nde doğan, büyüyen, tüm mahallenin sevdiği, Hüseyin DALGILIÇ altı yıllık polisti. İstanbul Beşiktaş’ta 10 Aralık akşamı 22:29’da patlayan bombadan yayılan ve sırtına isabet eden şarapnel parçası ile şehit oldu.
Aynı, polis memuru Yakup Çapat, İlker Uylaş gibi.
Patlama sırasında enkaza dönen Taksim’e giden dolmuşta bulunan 28 yaşındaki Selin Çelik ve şöför Velat Demiroğlu gibi.
Koç Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Görkem Yazıcı.
21 yaşındaki Durmuş Öcal, 24 yaşındaki Emre Horoz adlı polis memurları.
19 yaşında, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Berkay Akbaş gibi.
TERÖRÜN AMACI
Terörün amacı korkutmaktır. “Titretmek ve korkutmak”. Kelime anlamı da budur.
Terör hiçbir uyarı olmadan ortaya çıkar.
Terör, sadece saldırıdan ve saldırı anından ibaret değildir. Saldırı anı, ölenler ve yaralananlar terörün sadece bir boyutudur.
Terörist için önemli olan, olayın ardından başlayan toplumsal tepkidir. Saldırıyı takip eden günlerde yaşananlar, konuşulanlar, korkular çok daha etkilidir.
Doğal olarak, terör mağdurlarının yaşam öykülerini dinledikçe korkularımız ve umutsuzluklarımız artmaktadır. Bu nedenle, terörle baş edebilmek ve terörü yok edebilmek için, saldırı sonrası yaşananları yönetebilmek çok önemlidir.
Bu süreci yönetecek olan yetkililerin yaptıkları ve söyledikleri çok değerlidir.
“- Terörle yaşamaya alışacağız, alışmalıyız,” Bu cümle, teröristin asıl beklediği ve arzuladığı söylemdir. Yetkili konumdaki kişilerin bu açıklamalarının yansıması, toplumda duyarsızlaşma olarak görülmektedir. Toplum duyarsızlaştığında zaten iş bitmiş demektir.
TERÖRÜ NASIL YENERİZ ?
Terörden hiç kimse korkmamalı, herkes normal hayatına devam etmelidir. Hayat akışımızın aynı tempoda sürmesi gerekir.
Önce inanmalıyız.
Nasıl, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, inanarak ülkemizi kurtardıysa, biz de inanarak terörü bitirebiliriz.
Şehit cenazeleri bir bir memleketlerine giderken, toprağa verilirken henüz acılar tazeyken sakin olmak, ayrışmayı derinleştirecek söylemlerden kaçınmak çok önemlidir.
Teröre karşı mücadelede her kurum yaşananlardan ders çıkarmalı, nerede eksiğimiz var, nerede hata yaptık diye sormalıdır.
Kentin tam göbeğine patlayıcı yüklü araç nasıl girebiliyor, patlayıcı ile yaya yürüyen bir canlı bomba bunca kamera, sivil polis, vatandaş arasında nasıl olup ta hareket edebiliyor ?
Bunların da sorgulanması, sorumluların mutlaka hesap vermesi gerekmektedir.
Maç sonrası, tam dağılma saatinde, “görev bitti” diye gevşeyen emniyet görevlilerinin kendi canları için çok daha dikkatli olmaları önemlidir.
SON SÖZ:
Terörle yaşamayı kabul etmiyoruz. Terörü ortadan kaldırmayı ve yaşamayı öğreneceğiz.