Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

 

Fiziksel Yaralanmaya Neden Olan (Travmatik) Deniz Hayvanları

Köpekbalıkları

Yaralayıcı deniz hayvanı denince akla ilk köpekbalığı gelmesine rağmen dünya denizlerinde yaşayan 350 çeşit köpekbalığından 20 kadarının insana saldırdığı kabul edilmektedir. Türkiye denizleri göz önüne alındığında ise 8 türün tehlikeli olduğu bildirilmiştir

Korunma Tedbirleri

Köpekbalığı saldırılarından korunmada en önemli nokta güvenilir sularda dolaşmaktır. Köpekbalıkları Türkiye denizlerinde oldukça nadir rastlanan canlılardır. Bazılları ile dalış limitleri dahilinde karşılaşılabilir ancak bunlar küçük boylu zararsız türlerdir. Olası saldırılara karşı, taşları birbirine vurmak, bağırmak, elle suya çırpmak vs. bazen önerilmekle birlikte yine bu seslerin köpekbalıklarını cezbettikleri de bilinmektedir.
Bazı literatürlerde hareketsiz kalma (kişi yaralı değil ise) önerilmektedir. Hayvana saldırı ise bir tahrik unsuru olabilmekte ancak başka bir seçenek kalmamış ise burun, gözler veya solungaç yarıklarına darbe yapılması veya kabarcıklar gönderilmesi önerilmektedir.
Dalışlar sırasında koyu renkli elbiseler giyilmesi, mümkün olduğunca fosforlu malzemelerden kaçınılması tavsiye edilmektedir. Çok bulanık sular, liman girişleri ve kanallarda dalış yapmak köpekbalıklarının bu tip ortamlarda bulunma ihtimalinden dolayı risklidir. Ortamda büyük bir köpekbalığı fark edilirse yavaş hareketlerle yüzeye çıkılmalı, su yüzeyindeyken kollar açılmamalıdır.
Kıyılarımızda dinamitle yapılan avcılık nedeni ile ortaya çıkan bol kan ve besinden dolayı köpekbalıklarına davetiye çıkartılabilmektedir. Küçük boylu köpekbalıkları bile bu ortamlarda saldırgan olabilirler. Tüm bunlara ek olarak denizde iken idrar yapmak, kadınlardaki adet kanaması, ter kokusu da bu hayvanlar için cezbedicidir.

İlkyardım

Köpekbalığı saldırılarında ısırık nedeni ile büyük miktarlarda doku ve kan kaybı söz konusudur. Kontrol altına alınamayan kanamalar sonucunda kanamaya bağlı şok gelişebilir.

Kanamanın Kontrol Altına Alınması:

  1. Mümkün olan en kısa sürede, kurtarıcının güvenliği göz önünde tutularak yaralı en az hareketle denizden çıkartılmalıdır.
  2. Yaralının hava yoluna, solunum ve dolaşımına bakılırken aynı anda kanayan alana doğrudan bası yapılmalıdır. Doğrudan bası için kullanılan pansuman malzemesi, kumaş, havlu vs kanayan bölgenin üzerinden kesinlikle kaldırılmamalıdır.
  3. Uzuv yaralanmalarında kırık bulguları yok ise uzuv kalp seviyesinin yukarısına kaldırılmalıdır.
  4. Çok sıkı bandaj normal kan akımını bozabileceğinden el-ayak parmaklarının doğal renkte (pembelikte) olup olamadığı ve nabızları kontrol edilmeldir.
  5. Kontrol edilemeyen ciddi bir kanama var ise ki bu genellikle uzuvun kopması sonucu gelişir, vücuttaki nabız noktalarına (el bileği, dirsek, kasık, boyun, koltuk altı atardamarlarına) aşırı basınç uygulanarak, basınç uygulanan bölgenin daha altındaki dolaşımın durması sağlanabilir. Turnike uygulaması, sağlık ekibi tarafından kontrolü yapılamayan kanamalarda uygulanabilir.
  6. Boyun bölgesindeki kanamalarda solunum engellenmeden bası uygulanmalıdır.
  7. Kırık kemik uçları görülüyor ise, bunlar elle yerine sokulmaya çalışmamalı üzerine nemli bezler konulmalı ve bu alanın hareket etmesini önlemek için o an bulunabilecek tahta parçaları veya sert malzemelerden yararlanılmalıdır.
  8. Göğüs kafesi delindi ise tüm açık yaralar hava ile teması kesilerek bandajlanmalı, hasta hareket ettirilmemeli ve solunumu değerlendirilmelidir.
  9. Kopan bir uzuv var ise (parmak, el, ayak vs) nemli bir beze sarıldıktan sonra bir poşete konulmalı ve bu poşet, içinde buz olan başka bir poşete yerleştirilip ağzı kapatılmalı, güneşten korunmalıdır.
  10. Yara sabunlu su ile yıkanmalı ancak açık yaraya alkol gibi tahriş edici maddeler sürülmemelidir.
  11. Denizde meydana gelen yaralanmalardan sonra zamanla enfeksiyon gelişebilir. Bir enfeksiyona ait belirtiler ise; deride kızarıklık ve şişlik, ateş, lenf bezlerinin şişmesi gibidir.

II- Müren Balıkları
Müren Balıkları dünyada 140 kadar türü vardır. Kara sularımızda ise (Karadeniz ve Marmara Denizi hariç) yaşayan iki türü bildirilmiştir.

Korunma Tedbirleri

Rapor edilen yaralanmalarda tahrik sonucu saldırı ortak noktadır. Fakat nadiren parlak renkli dalış malzemeleri de tahrik unsuru olabilir. Kendi yuvalarını koruma güdüleri olduğundan bölgeye yapılan müdehalelerde saldırma unsuru olabileceği belirlenmiştir. Zıpkınlanan başka balıklar Müren balığını tahrik ettiği gibi kendisinin yaralanması da saldırı kaynağıdır.

Tedavi Yöntemleri

Saldırı sonrası meydana gelen küçük ısırıklar genellikle delik ve yırtıklara neden olur. Eğer ısırdığı organdan ayrılmamışsa (diş yapısı nedeniyle) Mürenin başını kesmek veya çenesini kırmaya çalışmak uygun girişimler olabilir. Yara ile ilgili tüm müdahaleler daha önce verilen bilgilerle aynıdir.

III-Elektrik Balıkları (Uyuşturan Balıklar)
Ülkemiz denizlerinde yaşayıp elektrik üretme yeteneğine sahip olan elektrik balıklarının Akdeniz’de yaşayan türleri 70V kadar enerji verdikleri bildirilmiştir.

Korunma Tedbirleri

Özellikle yaz aylarında kıyılara yaklaşan elektrik balıklarının, balıkçı ağlarına sıklıkla yakalandığı bilinir. Ağlar toplanırken dikkatli olunmalıdır. Hantal bir balık olduğundan zıpkıncılar tarafından avlanılmaktadır bu nedenle balığın zıpkından çıkartılması sırasında tedbirli olmak gerekir.

Tedavi Yöntemleri

Elektrik deşarjı bir şok için yeterli olmamakla birlikte hayati bulgular (bilinç durumu, solunum, nabız, cilt rengi, ateş) kontrol edilmelidir. Uyuşukluğa karşı özel bir uygulama yoktur.

B – ZEHİRLİ OMURGASIZ HAYVANLAR

Türkiye denizlerinde yaşayan yaklaşık 1800 tür omurgasız hayvan arasından bazıları çok hafif etkili toksinleri içerirken, nadir bulunan birkaç tür ciddi zehirlenmelere neden olabilir, fakat ölümcül olanları Akdeniz’de yaşamaz. Çeşitli şekillerde yaralanmalara neden olan omurgasız deniz hayvanları dört genel kategori altında incelenebilir;
I-Knidliler (Cnidaria): Hidroidler, Denizanaları, Mercanlar ve Şakayıkları
II-Yumuşakçalar (Mollusca): Kabuklu Midyeler (zehirli türleri Türkiye kıyılarında bulunmaz) ve Kafadanbacaklılar (ahtapot, sübye).
III-Halkalı Kurtlar (Annelida ): Deniz Çıyanları
IV-Derisi Dikenliler (Echinodermaler): Deniz Kestaneleri

I-Kinidliler
a-Hidroidler; büyük kısmı sahil çizgisinden 1000 m derinliklere kadar uzanan sularda iskele ayakları, midye kabukları, kayalar ve deniz yosunları gibi yüzeylerde, ekolojik şartların oldukça değişken ve kararsız bir yapı sergilediği ortamlarda bulunur. Birkaç türü tatlı sularda da yaşar. Kıyılarımızda da yaşamakta olan Aglaophenia ve Lytocarpus türleri diğer hidroidlere göre daha kuvvetli toksik etki göstermesine rağmen insanlara ciddi bir tehlikesi yoktur (Bu türler çoğunlukla mağaraların içinde, dalgaların kırılım bölgelerinde, sığ sulardaki kayalıklar üzerinde ve iskele ayaklarında bulunurlar. Boyları türe göre 3-10 cm arasında değişir. Zehir hücreleri ağaç şeklindeki gövdenin dalları üzerinde konumlanmışdır.
b-Denizanaları (Scyphozoa): Dünya denizlerinde 200 türü, Türkiye denizlerinde ise 6 türü yaşadığı bilibir. Karasularımızda mevcut denizanası türleri arasında en yaygını olan Aurelia aurita, tabak veya disk şeklindedir. Vücutları 40 cm kadar erişebilir; genellikle şeffaf bazen de kirli beyaz renge sahiptirler ancak üreme döneminde mor renk alırlar. Zehirlenmeler genellikle hafif kaşıntılar ve kızarıklıklarla atlatılır, ancak bu türün yoğun olduğu ortamlarda bulunmanın daha ciddi zehirlenmelere neden olduğu akılda tutulmalıdır.
Pergelli Denizanası (Chrysaora Hysoscella) türüne özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında rastlanır. Şemsiyeleri tabak şeklinde, çapı 30 cm, ağız kolları oldukça uzun dantelalı bir görünüm sergiler. Vücudunun üzerinde yer alan kahverengi renkli pergel şeklindeki işaretlerden dolayı pergelli denizanası olarak adlandırılır.
Pelegia noctiluca, yarım daire şeklindeki şemsiyesi kırmızı, pembe veya sarı rengiyle oldukça göze çarpar. Bu türün özelliği kimyasal ışık çıkartmasıdır. Çapları maksimum 10 cm kadardır. Tek birinin neden olduğu ciddi rahatsızlıklara hiç rastlanmazken bir arada sayıca fazla olmaları yüzücülere kötü tecrübeler yaşatabilir.
Rhisostoma pulma; türü denizlerimizde sıkça rastlanan, zehirli türde denizanalarıdır. Şemsiyeleri “çan” şeklinde, vucütları kıkırdaksı bir yapıdadır. Denizlerimizde yaşayan en büyük denizanalarından birisidir ve vücut çapı 70 cm’ye kadar ulaşabilir.
Rhopilema normadica; Mersin Körfezi’nde tespit edilen bu tür rhizastoma pulma türüne çok benzer ancak daha büyüktür. Yaklaşık 10 kg. ağırlığında ve 58 cm çapında üyelerine rastlanmıştır. Özellikle yaz aylarında Mersin- Taşucu’nun doğusunda dağılım gösterdiği bilinir.

c-Deniz Şakayıkları ve Mercanlar (Anthozoa)
Dünya’da yaklaşık 6000 türünün 20 kadarı sularımızda yaşar. Deniz şakayıklarının vücutları su ile çevriliyken çiçek şeklinde bir görünüm alırlar.
Mercanlar ise sahip oldukları yakıcı kapsülleri sadece avlarını yakalamakta kullanırlar. İnsanlar için öncellikli tehlikeleri sürtünme sonucu oluşan kesik ve tahriş yaralanmalarıdır.
Zehirlenme Durumundaki Belirti İlkyardım ve Korunma Yöntemleri
Belirtiler; Knidlilerin (Hidroidler, Denizanaları, Mercan ve Deniz Şakayıkları) neden olduğu zehirlenmelerin belirtileri türlerine, mevsime, dokunaçların değdikleri bölgelere, bireyin bağışıklık sistemine, yaşına göre değişiklik gösterir. Genel olarak hidroidler cilt hasarına neden olur. İlk anda başlayan kaşıntı hissi birkaç saat içinde sona erer. Deniz şakayıkları da benzer reaksiyonlar yaratır. Mercanlar dokunaçlarından çok, iskeletlerinin neden olduğu kesikler ve yaralanmalar bakımından tehlike oluştururlar. Bununla birlikte belirtileri genellemek mümkündür. Çoğunlukla ısırgan otuna dokunmaya benzer, hafif bir iğnelenme hissi ortaya çıkar; bu his daha sonra yerini zonklama, yanma veya bıçak saplanmasını andıran acıya bırakabilir. Acı sadece temasın olduğu yerde lokal olabildiği gibi yakın doku ve organlara ani bir acı da yansıyabilir. Ciddi zehirlenmeler kas krampları, karında sertlik, dokunma hissinde ve sıcaklığın algılanmasında azalma, mide bulantısı, kusma, sırt ağrısı, konuşma zorluğu, istemsiz kas kasılmaları ve nefes alma zorluğuna neden olabilir.

İlkyardım

Tedavide ağrıyı azaltmak ve zehiri etkisiz hale getirmek amaçlanmalıdır. Nadiren de olsa duyarlı kişilerde ağır allerjik reaksiyonlar gelişebileceğini göz önüne alarak hastanın hava yolu açıklığı, solunum ve dolaşım kontrolü yapılmalı; gerekiyorsa TYD’ye başlanmalıdır. Bununla birlikte oluşan lokal reaksiyonlarda aşağıdaki yöntemler uygulanmalıdır.

  1. Etkilenen cilt alanı deniz suyu ile hafifçe yıkayın. Yaralı kısmı kesinlikle ovuşturmayın ve buz uygulamayın (tatlı su veya temiz su kullanmayın, bu suların kullanımı pasif haldeki zehir hücrelerinin patlamasına neden olur).
  2. Eğer gözle görülebilen dokunaçlar, iplikçikler vs. varsa çıplak elle dokunmadan, eldiven ya da cımbız yardımı ile bunları deriden uzaklaştırın. Dokunaçların alınması sırasında tahriş olan bölgeye kuru kum veya kuru pudra serperek dokunaçların birbirine yapışması sağlayın, daha sonra bir havlu yardımı ile çok bastırmadan tahriş olan bölgeyi silmek de faydalı olacaktır.
  3. Dokunaçlar gözlere temas etmişse, gözlerin 1-2 lt tatlı su ile yıkanması yararlı olabilir.

Korunma Tedbirleri

Bir yüzücü için en fazla tehlike oluşturan canlılar denizanalarıdır. Özellikle fırtınalı havalardan sonra veya sıcak yaz aylarında sayıları artabileceğinden, denizanalarının bulunduğu bir ortamda denize girmekten çekinilmelidir. Böyle bir durumda ancak dalış kıyafetleri oluşabilecek bir tehlikenin önüne geçebilir.
Üreme dönemini geride bırakıp kumsallara sürüklenen denizanası ölmüş bile olsa, sokma hücreleri birkaç gün süre ile gücünü korumaya devam eder.
Hidroidler ve Deniz Şakayıkları ortama sabitlendiklerinden tehlike daha azdır. Zehirlenme için doğrudan temas gerekir. İskele ayaklarında, teknelerin altında, midye kabuklarının üzerinde ve buna benzer ortamlarda yaşayabilen hidroidler ancak dikkatsizlik sonucundaki temas ile sıkıntı yaratabilen canlılardır. Deniz şakayıkları ise son derece güzel ve göz alıcı renklerinin yanısıra çiçek benzeri görünümleriyle dikkat çekerler bu nedenle en iyi korunma yöntemi dokunmamaktır.

II-Yumuşakçalar (Mollusca) Bu gruba ait organizmaların taşıdıkları kavkılar su içerisinde kesilmeye çok elverişli olan çıplak kısımlarda derin yaralar açar. Bunlara midye, sülünez, pina ostreya gibi kabuklu hayvanlar örnek verilebilir. Aynı grubta olan ahtapotların ise gaga şeklinde, oldukça kuvvetli çeneleri vardır. Ancak Ege ve Akdeniz’de yaygın olarak bulunan türlerinin çok ciddi yaralanmalara neden olduğu görülmemiştir.

Belirtiler
Ahtapot ısırıkları keskin uçlu çenelerin neden olduğu iki küçük noktasal yarayla
tanınabilir. Yanma ve sızlanma hissi oldukça sık rastlanan belirtilerdir. Hissedilen rahatsızlık diğer organlara yansıyabilir. Isırığın boyutlarından dolayı kanama gözükebildiği gibi toksinler nedeni ile kanın pıhtılaşması da gecikip kanamanın kontrol altına alınması uzayabilir. Şişlik, kızarıklık ve yanma hissi yaranın etrafında gelişebilir ancak genellikle bütün yaralar sorunsuz bir şekilde tedavi edilir.

İlkyardım

  • Yara temiz suyla kuvvetlice yıkanmalıdır.Tatlı su yok ise tuzlu su kullanılabilir.
  • Ağrının – acının azalmasını sağlamak amacıyla yaralanan organı dayanabileceği en sıcak suya batırmalı ve 90 dakika kadar aynı ısıda devam edilmelidir.
  • Aşırı kanama var ise kanama kontrol altına alınmalı, yaranın üzeri kapatılmamalıdır.

Bu tür yaralanmalarda yara enfeksiyonu riski nedeniyle doktor gözetiminde antibiyotik tedavi gerekebilir.

Korunma Yöntemleri

Ahtapotların yaşam ortamları olan küçük mağaralara, kaya kavuklarına ve özellikle yarıklara el sokulmamalıdır. Bu hayvanlar tahrik edilmedikleri veya istemli olarak yaralanmadıkları sürece ısırmazlar. Ahtapota çıplak el ile dokunmaktan kaçınılmalıdır. Dalışlarda kullanılan kıyafetler iyi bir korunma sağlar.

III- Halkalı Kurtlar – Deniz Çıyanları (Annelida)

Boyu Genellikle 10-25 cm uzunluğuna erişebilen deniz çıyanları Ege Denizi’nde az rastlanır. Özellikle Akdeniz kıyılarında 0-50 m derinlikleri arasında yaşarlar ve taşların ve kayaların üzerinde sıkça görünürler. Oldukça pasif olan ve çok az yer değiştiren deniz çıyanları tarafından zehirlenmek için doğrudan bir temas gereklidir.

İlkyardım

Gözle görülebilen bütün zehirli kıllar cımbız yardımıyla alınmalıdır.
Deri fazla sürtülmeden, ovalanmadan kurulanmalıdır. Bunun en sağlıklı yolu rüzgar yardımıyla veya kurutma makinası ile yapılan kurutmadır.
Bir selobantın yapışkan yüzeyi kılların üzerine denk gelecek şekilde yapıştırılıp çekilerek geride kalan kıllar alınmalıdır.
Tahriş olan bölgeye sirke, % 40- 70 lik alkol veya amonyak uygulanarak acının hafifletilmesi sağlanabilir.
Korunma Yöntemleri

Özellikle yaz aylarında taşlara ve kayalara sürtünmekten kaçınılmalıdır. Ayrıca balıkçı ağlarına yakalanan balıklara yapışan bu hayvanlar zehirlenmelere neden olabilir. Dipte bulunan ölü balıklar bu canlıların besin kaynağı olduğundan ölü balıklara dokunurken de dikkatli olunmalıdır.
IV– Derisi Dikenliler (Echinodermata)

Kıyılarımızda bol miktarda bulunan bu hayvan grubunun her ne kadar bazı formları zehirli ise de, yüzücüler için deniz kestaneleri (karadiken) tehlikelidir ve yaralanmalara neden olur .

İlkyardım

Yarada gözle görülen bütün diken kırıkları dikkatlice çıkartılmalıdır.
Yaralanan bölge organın dayanabileceği en sıcak suda 30-90 dakika bekletilmelidir. Bu, zehrin etkisinin azaltılmasını sağlar ve ağrıyı azaltır.
Eğer dikenler bir eklem yerine batmışsa, önemli damarların ve sinirlerin hasar görmemesi için ellenmemeli, önce sağlık ekibine gösterilmelidir.
Yaralar sabunlu suyla iyice yıkanmalı ve üzeri kapatılmamalıdır.
Yara yeri enfeksiyonu açısından gözetimde tutulmalı, gerekli ise doktor tarafından antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.

Korunma Tedbirleri

İnce iğneli dikenli deniz kestanelerine dokunmaktan kaçınılmalıdır. Gece yapılan dalışlarda gözle görülemeyeceğinden dikkatli davranılmalıdır.

C-ZEHİRLİ OMURGALI HAYVANLAR

Bir çok canlı organizma kendini korumak ve besin sorununu çözmek için vücutlarının değişik yerlerinde zehir keselerine ve kamçı, kapsül, sırt yüzgeci, diş, kuyruk dikeni gibi zehri akıtacak organlara sahiptir.
Türkiye denizlerinde 350 balık türü arasından 30 civarında balığın zehirli etkiye sahip olduğu bilinir.

I-Zehirli Kıkırdaklı Balıklar: Mahmuzlu Camgöz, İğneli Vatoz (Rina balıkları), Kazıkkuyruk balığı, Folya, Çuçuna.
II-Zehirli Kemikli Balıklar: Kum Trakonyası, Varsam, Çarpan, Tiryaki balığı, Sokar, Üzgün balığı, İskorpit, Lipsoz.
Şekil 14

İlkyardım

Yaralının tüm hayati bulguları (bilinç durumu, nabız, solunum, cilt rengi) kontrol edilmeli ve yarada gözle görülen herhangi bir diken, deri parçası veya yabancı cisim varsa yaradan uzaklaştırılmalıdır.
Yara temizliği için temiz su tercih edilmelidir. Ancak, deniz suyu da kullanılabilir.
Acının azalmasını sağlamak amacıyla yaranın bulunduğu organ elin dayanabileceği sıcaklıkta (43-45 derece) ısıda suya batırılmalı ve bu ısı muhafaza edilerek 30-90 dakika boyunca tedaviye devam edilmelidir.
Kanama var ise kanama kontrolü sağlanmalı aksi takdirde, yara kapatılmamalıdır.
Yaralı sağlık ekibine gösterilmelidir.

Korunma Tedbirleri

Trakonya, Üzgün, İğneli Vatoz ve Tiryaki gibi balıklar dipte yaşayan türler olduğundan çoğunlukla kum ya da çamura tamamen gömülü olarak yaşarlar. Bu tip balıkların özellikle yaz aylarında sahillere yaklaştığı, bu yüzden kıyı yüzücüleri için üstüne basıldığında tehlike yarattığı bilinir. Akdeniz’de yaşayan en zehirli balık olan Varsam’ın, diz boyundaki sulara sokulabildiği belirtilmiştir. Bu nedenle gezinirken ayağı zeminde sürümek balıkların ürküp kaçmasına neden olacak ve tehlike uzaklaştırılacaktır.

D-YENİLDİĞİNDE ZEHİRLİ OLAN DENİZ HAYVANLARI

Pek çok deniz ürünü besin olarak tüketilebilirse de bazı türlerin etlerinde kuvvetli veya hafif etkili zehirlerin bulunduğu ve bu canlıların özellikle tropikal denizlerde daha yaygın yaşadığı bilinir. Denizlerde yaşayan sadece iki canlı grubunun üyeleri, yenildiğinde zehirlenmelere neden olmaktadır. Bunlar midye-istiridye gibi kabuklular ve de bazı balıklardır (balon balıkları, kirpi balıkları, pervane balığı). Normal şartlar altında pek çok midye ve istiridye türü besin olarak tüketilirken, yılın belirli mevsimlerinde midyelerin zehirli organizmalarla beslenmesi nedeniyle yenildiğinde zehirlerler. Yine bununla birlikte adı geçen balıklar ülkemizde görülmelerine karşın zehirlenme olayları rapor edilmemiştir.

İlkyardım

Hastanın bilinç durumu ve hayati bulguları değerlendirilmeli, TYD’ye hazırlıklı olunmalıdır. Bazı kaynaklarda hastanın, bilincinin açık olması ve besinin ağızdan alınması üzerinden kısa süre geçmesi durumunda kusturulması önerilmektedir. Temel prensip, alınan zehirin miktarına ve cinsine bakılmaksızın, hastayı acil sağlık merkezine ulaştırmaktır. Sağlık merkezinde yenen canlının tanımlanabilmesi için örnek götürülmesi faydalı olacaktır.

Korunma

Yenildiğinde zehirleyen bir balığın çoğunlukla dış görüntüsünden kolaylıkla anlaşılabileceği yazılmıştır. Özellikle tropik denizlerde yaşayan, vücut uzuvları aşırı gelişmiş veya çok fazla indirgenmiş balıkları yemekten uzak durulmalıdır. Ayrıca hangi bölgede olursa olsun, balıkların üreme organlarının ve barsaklarının, üreme döneminin denk geldiği yaz aylarında tüketilmemesi önerilmektedir .

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Paylaş
Önceki İçerikSUALTI YARALANMALARI & DALIŞ KAZALARI
Sonraki İçerikTRAFİK KAZALARI
Dr. Ülkümen Rodoplu
Dr. Ülkümen Rodoplu, evli ve 2 çocuk babasıdır. Aile, iş ve akademik yaşamındaki başarılarının yanı sıra, tüple dalış, uzun mesafe koşu ve Motor Touring– Harley Davidson gibi ilgi alanları bulunmaktadır. Yaşamının her alanında “proje“üretme” ve “eylem” konusuna önem veren Dr. Ülkümen Rodoplu “Daha Çağdaş bir Türkiye” için değer katacak çalışmalarda bulunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here