Hastanelere X – Ray yerleştirilmesine karar verildi.
Bir yandan da, doktor ve hemşirelere kask dağıtılmasına başlandı. Doktorlara çelik yelek zorunluluğu getirildi. Uygulama başarılı olursa hemşire ve diğer sağlık personeline de dağıtılması planlandı.
Hastanelerde kritik noktalara mayın döşenmesi de gündemde.
Ayrıca, hastaneleri çevreleyen duvarlara elektrikli tel döşenmesine başlandı.
Hastanelerin çevresindeki cadde ve sokaklar MOBESE kameralar ve İnsansız Hava Araçları ile izlenecek.
Her hastanenin dört köşesine TOMA’lar yerleştirildi. 24 saat süreyle hazır bekletilecek.
Hastanede çalışan personel arasına sivil polisler yerleştirilerek, şüpheli hareketler takibe alındı. Sağlık çalışanlarına şiddet göstermeye hazırlanan hasta veya hasta yakını hızla etkisiz hale getirilecek.
Şaka, şaka….
Hastane girişlerine X-Ray yerleştirildiğini duyunca, bu önlemler de aklıma geldi.
Acaba, X-Ray etkili olmazsa, bunlar da denenir mi diye düşünmeden yapamadım.
Meslek hayatımın çoğu acil serviste geçti. Türkiye Acil Tıp Derneği kurucusu ve başkanlığı yaptım. Avrupa Acil Tıp Birliği Başkanvekili olarak 6 yıl görev aldım. Halen Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanıyım. X-Ray ve buna benzer güvenlik önlemlerinin, dünyanın hiçbir yerinde etkili olmadığını söylemeliyim.
X- Ray benzeri güvenlik önlemleri, caydırıcı etki yerine, özendirici etki yapmaktadır. Dünyada bunu deneyen acil servisler kısa bir zaman sonra vazgeçmek zorunda kaldı.
Peki, ne yapılmalı ?
Sağlıkta şiddetin gerçek nedenleri ortaya konulmalıdır.
Sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimleri, hemşireleri nasıl güvende tutabiliriz ? Kendisini hastayı kurtarmaya adamış olan hekimler, hemşireler daha rahat ve özgür ortamlarda çalışabilir mi ?
Öncelikle, asıl soruna ve sorumlulara odaklanmalıyız.
Ben iğnemi doktora yaptırmam !
Doktorunuz gelmiyor mu ya da sizi bırakıp kaçıyor mu onu ağaca bağlayın; hiçbir yere kaçamazsın !
Ben hastasını muayenehanesine çağıran doktorları çok iyi bilirim.
Bıçak parası alıyorlar.
Giderlerse gitsinler.
Sağlıkta şiddeti cazip kılan açıklamaları terketmek, saldırı görüntülerini günlerce paylaşmayı bırakmak, şiddeti sıradanlaştırmaktan vazgeçmek etkili olabilir mi ?
Elbette !
Şiddetin önemli bir başka temel nedeni de, hastanelerin yükünün artmış olmasıdır.
Bu yükün artmasındaki asıl neden, birinci basamak sağlık hizmetlerinin işlevinin etkisiz olmasıdır.
Hastaların yüzde 90’ının yakınmaları birinci basamakta, aile hekimi tarafından çözülebilir. Hal böyle olmasına rağmen, aile hekimleri bypass edilerek isteyen, istediği hastanede, istediği uzmana muayene olabilmektedir.
Bu, özgürlük değildir; gerçekten hastaneye ihtiyacı olan, uzman hekime hızla ulaşması gereken kişilerin özgürlüğünün sınırlamasıdır.
Sevk zincirinin işletilmesi; birinci basamakta karşılaşılan yakınmaların, aile hekimleri tarafından çözülmesi gerekmektedir. Böylece, hastanelerdeki yığılma ve sıkışıklık azalacaktır.
Bir başkası: Hekime şiddete sıfır tolerans olmalıdır.
Bu konuda cezai uygulamaların, yaptırımların yeterli olmadığını görmekteyim.
Yasa ne derse desin, uygulamada hep hastadan, hasta yakınlarından, saldırandan, bağıran, çağırandan yana bir kolaylaştırıcı ve affeden uygulama olduğunu görmekteyim.
Pratik uygulamada da, “hocam siz doktorsunuz, bu tür şeylere alışkın olmalısınız” ve “şikayetinizden vazgeçin” tarzında telkinlerle, bir çok konunun halı altına süpürüldüğünü görmekteyim.
Hekimlik bir sanattır. Bu sanatın ana unsuru insandır.
Unutmayalım ki, hekim ile hasta arasında göz teması kalkmıştır. Bu temasın kalkmasıyla birlikte, şiddet artmıştır. Bunun asıl nedeni hekim de değildir, hasta da.
Sorunu çözecek olan da ne hekimdir, ne de hasta.