#sağlıktaşiddetcezalandırılsın
Farkında mısınız ? Hekime şiddet, sağlık çalışanlarına saldırı ne kadar sıradan oldu !
Hekime, hemşireye fiziksel saldırı öyle arttı ki artık yazılı ve görsel basında alt sıralara indi.
T.C. Sağlık Bakanlığı, “Beyaz Kod Uygulaması”na göre günde 31 sağlık çalışanı saldırıya uğramaktadır. Gerçekte bu sayının çok daha fazla olduğu ortadadır.
Daha iki gün önce, Edirne’de Göğüs Hastalıkları Uzmanı, Doktor Tuba Çıkmaz, Sultan 1.Murat Devlet Hastanesi’nde nöbet esnasında, yoğun bakım ünitesinin dışında, kapının önünde hasta yakınları tarafından saçlarından tutularak yerde sürüklenmek suretiyle saldırıya uğradı.
Geçtiğimiz haftalarda Ağrı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde acil serviste görevli Doktor Ece Gökyayla bir hasta yakının şiddetine uğradı, ölümle tehdit edildi. Dr. Gökyayla saldırganı polise şikayet edip, gözaltına aldırttıktan sonra sosyal medyadan yetkililere seslenerek, yardım çağrısında bulundu.
ŞEHİTLERİMİZ VAR
Dr. Kamil Furtun, Dr. Abdullah Biroğlu, Op. Dr. Ersin Arslan, Op. Dr. Aynur Dağdemir, Dr. Göksel Kalaycı, Dr. Abdullah Biroğul.
Bu isimleri kaç kişi anımsıyor ? Ne yazık ki birçoğumuz unuttuk. Kim olduklarını anımsayanımız yoktur. Onlar, görev başında saldırıya uğrayıp yaşamını yitiren hekimler.
Son on yılda görevi başında şiddet gören yüzbinlerce sağlık çalışanından, öldürülen onlarca hekimden sadece birkaçı.
Başta doktor ve hemşire olmak üzere bugün Türkiye’nin dört bir yanında çalışan sağlık personeli zor koşullarda çalışmaktadır. Emeğin, hizmetin giderek değersizleştiği ülkemizde hekim, hemşire, paramedik, ATT, sağlık teknisyeni, sağlık teknikeri olmak giderek zorlaşmaktadır.
NEDEN ?
İki ana neden önemlidir:
Birinci neden bugün uygulanan sağlıkta dönüşüm modelinin hasta ile hekim arasındaki ilişkiyi, göz teması ile başlayan iletişimi ortadan kaldırmasıdır. Sağlıkta dönüşüm modelinde asıl amaç, hastanelerin kar eden kurumlar olmasıdır. Bu nedenle performansa dayalı sistem getirilmiş ve hekimler baktıkları hasta kadar, yaptıkları ameliyat kadar para kazanır hale gelmiştir. Hastane gelirlerinin azalmasıyla birlikte farklı hastanelerde çalışanlar farklı ücret, farklı döner sermaye pirimi almaya başlamış ve bu da huzursuz bir ortam yaratmıştır. Bir çok hekim hastasının yüzüne bakmayı, konuşmayı, hastalık ile ilgili, tedavi ile ilgili açıklama yapmayı, açıkcası konuşmayı unutmuştur. Mutsuzdur ve bu da yüzüne, yaptığı işe yansımaktadır.
İkinci neden sağlık çalışanına saldırının toplumda adeta özendirici hale gelmiş olmasıdır. Hekime tokat atmayı göze alabilen milletvekilinden, seçim alanlarında hekimi topluma şikayet eden siyasetçiye kadar birçok kişinin bu sürece katkısı vardır.
Çözüm, her bireyin en doğal hakkı olan ve Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan sağlık hizmeti hakkını ülkenin neresinde olursa olsun eşit ve aynı kalitede alabileceği modeldir. Bu da sosyal devletin en başta gelen görevidir.
Son söz: Hekimin güven ve huzur içinde hizmet sunabileceği ortamı sağlayamayan bir model halkın sağlığını koruyabilir mi ?