31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan Yerel Seçim’de İzmir’in Konak İlçesi’nden Belediye Başkanı olabilmek için aday adayı oldum.
Üç ay süren heyecanlı bekleyişin ardından, Başkan adayları arasında adımı göremeyince, elbette üzüldüm.
Başta ailem, yakın çevrem, yoldaşlarım ve dostlarım olmak üzere çevremde herkesten duyduğum şu soruya yanıt arıyorum:
“- Neden ? ”
Evet; neden ?
“- Bilmiyorum.”
Hangi özelliklerin aday belirlemede etkili olduğunu bilemediğimden, bu soruya yanıt veremiyorum.
Yarışa giren her aday adayı kendi özelliklerinin, Başkan olmaya yeterli olduğunu düşünür.
Ben de, sahip olduğum meslek başarılarım, ulusal, uluslararası takdir toplamış olan gönüllü çalışmalarım ve örgüt ile birlikte yaptığım çalışmalar sayesinde aday olabileceğimi düşünmüştüm.
PEKİ NEDEN ?
Gerçekten bilmiyorum.
Aday belirleme sürecinde arayan ve görüşme isteğinde olan bir görevli, Genel Merkez tarafından görevlendirilmiş bir yetkili oldu mu ?
Hayır.
Başvuru sırasında sunduğum bilgiler, özgeçmişim, sertifika, diploma, belge, projeler ile ilgili merak edip, soran bir görevli var mı ?
Hayır.
Bu projeleri benimle yüz yüze ya da telefonda görüşen oldu mu ?
Hayır.
Eğilim yoklaması ve / veya anket çalışmasına tanık oldum mu ?
Hayır.
Böyle bir anketi gören var mı ?
Duymadım.
SON SÖZ
Konak’ta bir hikaye yazmak, herkesin Başkanı olmak için heyecanım vardı. Elbette, şimdi başta Konak olmak üzere, İzmir ve Türkiye’de CHP iktidarı için mücadelemi sürdüreceğim.
Ancak, dost, yoldaş ve yakınlarıma buradan seslenmek isterim:
Önseçim ya da eğilim yoklaması ile aday belirlemenin olmadığı hiçbir yarışa bundan böyle katılmayacağım.
Çünkü, sizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak istemem.