İzmir’in Kiraz ilçesi, geçtiğimiz hafta Sırımlı ve Olgunlar köyü sayesinde Türkiye’nin gündemine oturdu.
Kiraz, Türkiye gündemine tarih, kültür, doğa, tarım, hayvancılık zenginliği ile gelmedi.
Kurtuluş savaşında mücadele eden kahramanları sayesinde de gelmedi.
Güleryüzlü, neşeli, misafirperver insanlarının kültürel zenginlikleri, bonkörlükleri ile de gelmedi.
52 köyü bulunan, İzmir’e 142 km uzaklıktaki bu güzel ilçe, ülke gündemine Aydınoğulları camii, Suludere camii, Hisar ve Yağlar kaleleri gibi eşsiz eserleri sayesinde de gelmedi.
Miladdan önce 8. yüzyılda İzmir ve çevresinde parlak bir uygarlık kuran İonlar döneminde “Kışlık Barınak” anlamına gelen Kleos adının daha sonra nasıl “Kilos” olduğu da gündeme gelmedi.
Miladdan sonra 1300’de Aydınoğlu Beyliği’ne nasıl bağlandığı, başlangıçta adının neden “Keleş” olduğu da konuşulmadı. 1947 yılında Kiraz adını alana kadar Keleş (güzel yer) diye anıldığından da bahsedilmedi.
KİRAZ’IN MARKA DEĞERİ
Güzel Kiraz, yukarıda sıraladığım bunca özelliği dururken, erkeklerin, kız çocuklarını kaçırarak evlendiği bir kentmiş gibi bir algının kurbanı oldu.
Bu algıya hizmet edenler de ne yazık ki Kiraz’ın tanıtımını yapması gerekenler oldu.
Belediye Başkanı Saliha Özçınar basına yaptığı açıklamalarda Sırımlı ve Olgunlar’da her yıl yaşları 12-21 arasında değişen ortalama 20 kızın kaçırıldığını anlattı. Kaçırılan kızların ailelerine, kızların yaşına göre “sus payı” ödendiğini, tüm ayrıntıları ile aktardı. Mağdur kızların çoğunun 14 yaşında olduğunu anlattı. Uzun zamandır sesini çıkarmayan aileler kaçırılan 14 yaşındaki Şerife’nin kurtulması sayesinde dikkatler buraya çevrilince Belediye Başkanı ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı sorunu çözmek için kolları sıvadı (!)
Kiraz’ın marka değerini koruması gereken kişi en başta Belediye Başkanıdır. Kentin diğer resmi kurumları, dernekleri, meslek örgütleri de Kiraz’ın marka değerini yüceltecek girişimlerde bulunması gerekir. Kiraz adının erken yaşta kız kaçırma ve kız evlendirme gibi sapkın bir olayla anılması hem Kiraz’a, hem de Kiraz’ın tarihine, birikimine haksızlıktır.
Tüm sorumlulara da sormak gerekir: Kız çocuklarının reşit olmadan satılmasına, erken yaşta evlendirilmesine zamanında neden tepki göstermediniz ? Sorunun çözümü için Devletin ilgili kurumlarını, üniversitelerini, sivil toplum kurumlarını neden harekete geçirmediniz ?
SON SÖZ: Kentler de insan gibidir. Yapılanlar, birikimler, başarı ve zenginlikler doğru anlatılamazsa marka değerleri düşer. Kentlerin marka değerleri, onları emanet ettiğimiz başarılı ve deneyimli bireyler sayesinde korunur.