Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Türkiye’de yaklaşık 2 milyon koroner kalp hastası bulunmaktadır. Yılda 160 bin yurttaşımızın koroner kalp hastalığından öldüğünü tahmin etmekteyiz.
Kalp krizinde, damar sertliği sonucunda kalbi besleyen koroner damarlar tamamen tıkanır. Böylece kalp kasının oksijen ve besin desteği kesilir.
Kalp krizi, tüm dünyada ve ülkemizde en başta gelen ölüm sebeplerinden biridir. Bu ölümlerin %60’ı ilk bir saat içerisinde olmakta ve bunların da yarısı hastaneye ulaşamadan gerçekleşmektedir.
Damar sertliği gelişmesiyle beraber ilerleyen yaşlarda kalp krizi görülme sıklığı artmaktadır. Özellikle 40-70 yaşları arasında görülme sıklığı en fazladır. Buna rağmen günümüzde çok genç yaşlarda da kalp krizi görülebilmektedir.
Kalp krizi geçiren hastaların yaşam tarzları ve tıbbi geçmişlerine dikkat edilecek olursa bazı özelliklerin ön plana çıktığı görülür. Bunların başında kan kolesterol düzeyinin yüksek olması gelir. Özellikle kan kolesterol düzeyi 200 mg/dl’nin üzerinde olan hastalar, kolesterol düzeyi 200 mg/dl’nin altında olanlara göre beş kat daha fazla kalp krizi geçirme riski taşırlar.
Sigara, damar sertliği ve kalp krizi görülme sıklığını arttıran en önemli risk faktörlerinden biridir.
Öte yandan, şeker hastalığı olanlarda olmayanlara göre kalp krizi geçirme sıklığı iki kat daha fazladır.
Kan basıncı yüksekliği de, kalp krizi riskini artıran önemli olaylardan biridir. Düzenli kan basıncı ölçümleri yaptırılmalı ve kontrol altında tutulmalıdır.
Şişmanlık, sıklıkla yüksek kolesterol düzeyi, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonla beraberdir. Özellikle 50 yaş altında şişmanlık damar sertliği gelişmesini hızlandırmaktadır. Vücut ağırlığı normalin % 20’den fazla ise kalp krizi riski artmaktadır.
Bazı kişilerde herhangi bir risk faktörü bulunmaksızın kalp krizi görülebileceğini de unutulmamalıyız.

BELİRTİLER
Kalp krizinin en korkulan ve bilinmesi gereken belirtisi ani ölümdür.
Ani ölüm meydana gelmeyen hastaların büyük çoğunluğunda göğüs ağrısı gelişir. Koroner damarların kısmen tıkalı olduğu hallerde, genelde egzersiz ve ağır stres gibi kalbin oksijen ihtiyacının arttığı durumlarda gelişen, daha kısa süreli ve şiddeti daha az olan; anjina adını verdiğimiz ağrılar olur. Fakat kalp krizinde ağrının daha farklı özellikleri vardır. Klasik olarak kalp krizinde; 30 dakikadan uzun süreli, göğüs kemiği arkasında hissedilen, sıkıştırıcı, baskı, ağırlık veya yanma hissi olarak ifade edilen, egzersizle ilişkisi olmayan, çeneye, sol kola, her iki kola, mide üzerine yayılabilen ağrılar meydana gelir. Her zaman çok şiddetli ağrılar olmayabilir, hatta yaşlı veya şeker hastalığı olan hastalarda ağrısız kalp krizleri görülebilir.
Kalp krizi geçiren hastalarda görülen bir diğer yakınma da nefes darlığıdır.
Halsizlik, bulantı, kusma ve terleme görülebilir.
Bu belirtilerin herhangi biri veya birkaçı olabileceği gibi, belirgin bir yakınma olmadan da kalp krizi gelişebilir.

KALP KRİZİNDEN ŞÜPHELENİLEN HASTADA İLKYARDIM
Kalp krizi geçirmekte olduğundan şüphelenilen şuuru açık hastaya verilecek ilkyardımda ilk adım, hastanın sakinleştirilmesi olmalıdır. Soğuk kanlı bir şekilde, yumuşak bir tonda hastayla konuşulmalıdır. Hastaya güven telkin edilmelidir. 112 Ambulans’ın erken aranması çok önemlidir. Bu nedenle risk faktörlerinin bilinmesi ve kalp krizinin habercisi olan yakınmaların ve bulguların bilinmesi gerekir.
KENDİ KENDİNE TEMELYAŞAM DESTEĞİ
“…Akşam saatleri. Aracınızla evinizin yolunu tuttunuz. Karnınız aç. Yorgunsunuz ve trafik çok yoğun. Trafik o kadar sıkışık ki adım adım ilerleyebiliyorsunuz. Böyle giderse maçın ilk dakikalarını kaçıracaksınız. Üstelik, eşinizin son dakika siparişi olan marul ve soğanı da almak için yolda durmanız gerekiyor. Önünüze yan şeritten bir araba çıkıyor. Sinyal vermediği için sizi de hazırlıksız yakalıyor ve çarpmamak için frene basıyorsunuz. Bu sırada göğsünüze ani bir ağrı giriyor. Bu ağrı ile birlikte etrafı bulanık görmeye başlıyorsunuz …….”
Yukarıdaki öykünün nasıl sonlandığını tahmin edebilirsiniz. Biliyoruz ki kalp krizi geçirenlerin üçte biri hastaneye ulaşamadan ölüyor. Üçte biri hastaneye yetişiyor ama tüm tedavilere rağmen ölüyor. Diğer üçte biri ise kurtuluyor. Peki, böyle bir durum ile karşılaştığımızda yapabileceğimiz herhangi bir girişim var mı? Acaba, ölen üçte birlik grubun içine girersek yardım gelene kadar yapabileceklerimiz nelerdir?
‘‘Kendi kendine temel yaşam desteği mümkün mü? Evet, ancak bazı şartlara bağlıdır. Hastada belirgin kalp durması olması ve bu durumunun bilinç kaybı olmadan önce saptanması gerekir. Bu durumda hasta kuvvetlice öksürebilirse, göğüs kafesi içindeki basıncı artırır ve beyne giden kan akımı artar. Bu sayede bilinç açık kalır. Bu hareket kalp durmasından sonra 10-15 saniye içinde uygulanabilirse faydası olabilir.

Bu durumda kişisel tercihim nedir?
Öncelikle ilkyardım konusundaki ilk kuralı aklımıza getirelim: ‘‘Başkalarına ve daha fazla insana zarar vermeyelim.’’ Arabamızı kenara ve uygun bir yere yanaştırmalıyız. Ambulansa haber vermeliyiz. Cep telefonumuzla 112’yi arayarak yardım isteyebiliriz. Bir süre sonra gelecek profesyonel yardımla kurtulabiliriz. Cep telefonu, yeterli zaman, ya da gücümüz yoksa arabanın kornasına basarak dikkat çekmeye çalışırız, etraftan yardım gelmesini bekleriz.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Paylaş
Önceki İçerikBURUN KANAMASI
Sonraki İçerikŞEKER HASTALIĞI
Dr. Ülkümen Rodoplu
Dr. Ülkümen Rodoplu, evli ve 2 çocuk babasıdır. Aile, iş ve akademik yaşamındaki başarılarının yanı sıra, tüple dalış, uzun mesafe koşu ve Motor Touring– Harley Davidson gibi ilgi alanları bulunmaktadır. Yaşamının her alanında “proje“üretme” ve “eylem” konusuna önem veren Dr. Ülkümen Rodoplu “Daha Çağdaş bir Türkiye” için değer katacak çalışmalarda bulunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here