İZMİR DEPREME HAZIR MI ?
Deprem olacak !
Yarın.
Yarından sonra.
Bir hafta sonra.
Bir ay.
Bir yıl.
On.
Elli.
Belki de yetmiş yıl sonra.
Kimbilir ne zaman. Ama olacak.
Ülkemizde ve kentimizde beklediğimiz depreme karşı hazırlıklı mıyız? Bu soruya rahatça “evet” diyemiyoruz ne yazık ki. Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Melih Tınal tarafından hazırlanan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’ndan yayınlanan “İzmir depremleri” kitabı kentimizde MS. 17. Yüzyıl’dan bu yana yaşanan depremleri büyüteç altına almış. Yaşadığımız bu bölgede tarih boyunca depremler yüzünden onbinlerce insan yaşamını yitirmiş.
Tınal’ın, aynı kitapta yazdığı şu bilgi çok değerlidir:
“İzmir ve çevresi üzerinde yer aldığı sismotektonik bölge nedeniyle her an için 5 ve üzeri büyüklükteki depremleri üretebilecek özeliğe sahiptir”.
17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız Marmara depreminin üzerinden ondört yıl geçti. Bu deprem, afet uzmanları tarafından “yüzyılın afeti” olarak ilan edildi.
Marmara Depremi’nde otuzbine yakın vatandaşımız yaşamını yitirirken, yüzbine yakın insanımız da yaralandı.
Böylesine büyük bir afeti yaşayıp ta yeterince ders çıkaramamıs olmamız ve depremlere hazırlıklı olamamamız düşündürücüdür.
Geçen bunca zaman kayıptır ve afetlere hazırlık konusunda neredeyse hiçbir gelişme kaydedilememistir. Marmara depreminin ardından yaşanan Seferihisar, Simav ve Van Depremleri bu konuda hala “sıfır noktasında” olduğumuzu göstermiştir.
Türkiye’de Marmara depreminden hemen sonra başlayan afetlere hazırlık çalışmaları, bu konudaki toplumsal duyarlılığı artırmıştı. Okullarda, işyerlerinde düzenlenen eğitim çalışmaları sayesinde depremle birlikte yaşanabileceğini düşünmeye başlamıştık..
Marmara depreminin hemen ardından baslayan bu çalısmaların giderek azalmasıyla
birlikte son yıllarda toplumsal duyarlılık ta kaybolmaya yüz tutmuştur.
Marmara Depreminin ondördüncü yılında Afetlere Hazırlık konusundaki temel bazı gerçeklere göz atalım:
1- Marmara, Seferihisar, Simav ve Van depremlerinden çıkardığımız derslerden biri bireylerin depreme hazırlık konusunda yeterince bilgili olmadığının görülmesiydi. Devletin bu konuda yapacakları ne kadar önemliyse bizlerin de kendimizi ve ailemizi olası depreme hazır hale getirmemiz çok önemlidir. Bu bireysel hazırlığa KEP – Kisisel Eylem Planı diyoruz.
2- Geçen ondört yıl içinde afet sonrası ilkyardım konusunda yeterli gelişme sağlanamadı.
3- Kentsel Dönüşüm: Van depreminden sonra kentsel dönüşüm uygulamaları özellikle İzmir’de hız kazandı. Bu yolla çok daha kaliteli, depreme dayanıklı, insanca yaşam alanlarının bulunduğu binalara kavuşmamız yakındır.
4- Hastane Afet Planları –HAP: Bu konuda da ne yazık ki ülke olarak gerekli çalısmaları tamamlayamadık. Ondört yıl içinde tüm Türkiye’de afete hazırlık konusunda çalışma başlatmış olan sadece birkaç hastane vardır.
5- Hastanelerin ve okulların fiziksel yapıları yetersiz. İzmir’deki hastanelerin %72 sinin elden geçirilmesi gerektiği, bir başka deyişle binaların yeterli ve dayanıklı olmadığı resmi çalışmalar sonucunda açıklandı.
6- Afet ve afete hazırlık konusunda çalısmalar yapan hemen her kurum bunu kendi sosyal konumlarını ve önceliklerini düşünerek yapmaktadır. Bütünlük ve ulusal bir çalışma yoktur.
Son söz: Devletin deprem ve diğer afetlere hazırlık konusunda yaptığı çalışmalar ne kadar önemliyse, biz bireylerin de alacağı kişisel önlemler bir o kadar önemlidir. Kişisel eylem planınızı yapmayı unutmayın !
