Hoşgeldiniz sayın Bakan.
58, 59, 60 ve 61. hükümetlerde Sağlık Bakanlığı görevinde bulunduktan sonra ara verdiniz.
Gözlerimiz sizi aradı.
3 yıl, 4 ay aradan sonra 65. Hükümette yeniden bakan olarak göreve başladınız.
ABD’de ve danışmanlık yaptığınız uluslararası platformlarda geçirdiğiniz günleri arayacağınızı düşünüyorum.
Şimdi, sizi ciddi işler bekliyor. “Sağlıkta dönüşüm projesi” tamamlanmadan görevden alınmıştınız. Yarım kalan bazı işleriniz olduğu ortada.
Bu sorunları çözebilmeniz için sağlık çalışanlarının desteğine, özellikle de hekimlere ve onların deneyimlerine gereksiniminiz var.
Peki, desteğine gereksinim duyduğunuz hekimler size destek olacak mı?
Bunu birlikte göreceğiz.
Sayın Bakan,
Geçtiğimiz yıllarda hekime ulaşma sorununu büyük ölçüde çözdünüz (!).
Bunu yaparken etik değerleri hiçe saymak yanında, hekimliği değersizleştirdiniz. Öyle ki, hekime fiziksel şiddet yüzde 400 arttı. Her iki hekimden biri şiddetle tanıştı.
ABD’de sağlıkta dönüşüm başarılarınızı anlatan sunumlarınızda bahsettiniz mi bilemiyorum ama Sağlık Bakanı olarak önceki dönemlerde hep hekimleri suçladınız.
Hekimlerden ellerini, hastaların ceplerinden çekmesini istediniz, gereksiz ameliyat yaptıklarını, hastalara kötü davrandıklarını söylediniz. Öyle ki hastalara daha güleryüzlü davranmaları için önerilerde bulundunuz.
Türkiye sağlık ortamının gerçek sorunları olan partizan kadrolaşma, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının nesnel ölçütlere göre istihdam edilmemesi, bütçeden sağlığa ayrılan payın giderek düşürülmesi, toplumun yoksul kesimlerinin sağlık hizmetlerinden yararlanamaması gibi konuları saptırma çabası ve telaşıyla hep hekimleri suçladınız.
Sizin en büyük hayalinizdi: Hekimlerin mesleklerini herhangi bir kuruma bağlı olmaksızın “bağımsız-serbest icra etme” hakları ellerinden alındı.
Aslında siz de çok iyi biliyorsunuz ki; muayenehane ve küçük hekim kuruluşlarına yönelik saldırı, ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası ve gereğiydi ve Başbakan’ın veya Sağlık Bakanı’nın, halkçı anlayışlarından değil; sağlığı sermayeye servis eden hükümetin tutumundan kaynaklanmaktaydı.
HEKİMLER NE DÜŞÜNÜYOR ?
Hep karşı olduğunuz, hep sorunlu bulduğunuz hekimler ve İstanbul’daki kamu hastanelerinde çalışmakta olan sağlık profesyonellerinin “Sağlıkta Dönüşüm Projesi”ne ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılan bir araştırma sonuçlarına göz atalım:
Katılımcıların yüzde 87’si sağlık hizmetleri alanının ticarileştirildiğini ifade etti.
Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 86’sı, Sağlıkta Dönüşüm’ün sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını “ağırlaştırdığını”, yüzde 84’ü ise “toplum sağlığı hizmetlerini” gerilettiğini düşündüklerini söyledi.
Araştırmaya katılan sağlık mensuplarının çoğunlukla Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalıştıklarının belirlendiği araştırmada; sağlık çalışanlarının en yüksek oranda Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile “Hastaneler işletmelere dönüştürülmektedir.” ve “Hastalar müşteri olarak görülmektedir.” ifadelerini onayladıkları saptandı. “Sağlıkta Dönüşüm Projesi, uluslararası kuruluşlarca yürütülmektedir fikrine katılıyorum.” diyen katılımcıların oranı yüzde 69 olurken, “IMF ve Dünya Bankası projeleri” olduğunu düşünenlerin oranı da yüzde 69 oldu.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin toplum sağlığı hizmetlerini geriletmekte olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 84 olurken, halkın gözünde sağlık çalışanlarının saygınlığının düşmesine yol açtığını düşünenlerin oranı ise yüzde 81 olarak belirtildi.
Arzu Kader Harmancı Seren’in yaptığı bu çalışmaya göre, Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile “Hastaneler işletmelere dönüştürülmektedir.” ve “Hastalar müşteri olarak görülmektedir.” ifadelerini en yüksek oranda onayladıkları belirlendi.
SON SÖZ VE SONUÇ: Sağlıkta memnuniyet oranları düşmektedir. Parası olanın daha kaliteli hizmet aldığı, parası olmayanın ise öldüğü bir sistem gelişmiştir. Devletin eli ve gözü hastaların – vatandaşın cebindedir. Bu ortamda Türk Hekimine güvenmeyen, onu sürekli değersizleştiren bir Bakan’ın yeniden göreve gelmesi manidardır .