Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2016 yılı eğitim bütçesi görüşülürken yıllarca unutulmayacak bir tanımlamada bulundu: Gösterişçi intihar eğilimi.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın atanamadığı için intihar eden öğretmenlerle ilgili sorduğu soruya yanıt verirken kullanılan bu ifade, tıp litaratürüne de geçecek türden.
Bakan şöyle diyor:
“- Arkadaşlarımızdan bir hekim olarak bilgilendirmelerini rica ettim. Bunu bile söyleyip söylememekte tereddüt ediyorum, gösterişçi intihar eylemi diye sendromdan bahsediliyor. Niyeti olmadığı halde etrafında ilgi uyandırmak veya ilgi çekmek, isteklerinin yerine gelmesini sağlamak amaçlı”.
Belli ki bu görüş, tek başına Bakan’a ait değil. Hekim arkadaşları ile görüştükten sonra böyle bir sendrom ile tanışmış.
Anlaşılmayan önemli bir nokta var:
Atanamadığı için intihar eden ve yaşamına son veren 40 öğretmen var.
Yani, 40 öğretmen hayatta değil.
ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER
Ataması yapılmadığı için işsiz öğretmen sayısı 350 bin.
Ailelerinden gelecek olan harçlığa zorunlu kalan.
Temizlik işçiliği yapan, mevsimlik tarım işçisi olan, inşaatlarda çalışan, hatta kağıt toplayan 350 bin öğretmen.
Bu insanların hepsi en az 4 yıllık öğretmenlik formasyonundan geçmiş, okulları tamamlamış, genç işsizler ordusunun parçasıdır.
Bu eğitim ve istihdam politikası yüzünden tamamına yakını ağır bir psikolojik yükün altındadır. Bu yük insanları intihara sürüklemektedir.
EĞİTİMDE DÜNYANIN 3. LİGİNDEYİZ
Bakan, gösterişçi intihar eylemini, öğretmenlerin dikkat çekmek için yaptığını düşünüyor. Oysa asıl dikkatimizi çekmesi gereken konu ülkemizin eğitim ve öğretimde geldiği noktadır.
Ülkemizde bugün okullar ne yazık ki öğretebilmekten çok uzaktır. Öğretemediğimizi üniversite sınav sıralamasına baktığımızda anlayabiliriz. Üniversite sınavlarında sıfır çeken öğrencilerimiz var. Üstelik bu sonucu kendi hazırladığımız testlerden alıyoruz. Sıfır çeken öğrenciler bu sistemde lise son sınıfa kadar okuyabiliyor.
PİSA, açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler halinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazandığı bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırma projesidir. Matematik, Fen Bilimleri, Okuma becerileri konuları yanında motivasyon, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileler ile ilgili veriler toplanmaktadır. OECD için hazırlanan bu raporda 76 ülke arasında Türkiye matematikte 44., fen bilgisinde 43. sırada yeralabilmiştir.
Milli Eğitim Bakanı’ndan atanamayan 350 bin öğretmen için çözüm önerileri beklerken, intihar edenler için “dikkat çekmek amacıyla yaptılar” demesinin asıl nedeni, kendi döneminde eğitimde dünyanın üçüncü ligine düştüğümüz gerçeğini saklamaktan başka bir şey değildir.
Son söz olarak Atatürk’ün dediğine bakalım: Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur.