“ -Şimdi gelelim gençlere, gençler 16 Nisan sizin gününüz. Hani diyorlardı ya, çoluk çocuğa mı bırakacağız diye. Onlara 16 Nisan’da cevap vereceğiz. Dünyada nice genç siyasetçiler var. Birçok şirketin 25 yaşında CEO’su var. Gençler buna hazır mıyız?”
Bu sözler Cumhurbaşkanımız’a ait.
Sayın Cumhurbaşkanı, 16 Nisan Referandum oylaması ile ilgili, 24 Şubat günü Manisa’da yaptığı konuşmanın büyük bir bölümünü gençlere ayırdı.
Şöyle dedi:
“ -16 Nisan parlamentonun kapısını size açma günüdür. Birileri buna hayır diyor. Bu hayır diyenlerin karşısında durmaya var mıyız? Ben gencime güveniyorum. Siz 15 Temmuz’da bunu ispatladınız. Siz 15 Temmuz’da öyle bir duruş sergilediniz ki, biz varız dediniz. F16’lar ölüm kusarken benim gencim kaçmadı. Çünkü hepsi vatan diyordu. Hepsi demokrasi diyordu. Bunun mücadelesini verdiler.”
En çarpıcı sözü de şuydu:
“-Gençliğine güvenmeyen bir ülke geleceğine güvenmiyor demektir.”
16 Nisan 2017 Pazar günü Anayasa değişikliği ile ilgili olarak yapılacak olan referandumda değişiklik yapılması istenen maddelerden biri de (3. Madde) milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesidir.
SİYASET Mİ, İŞ Mİ ?
Gençlerin siyasette aktif yeralmasını her zaman savundum. Savunacağım.
Gençlik, gelecektir.
Genç heyecanlıdır. Arzuludur.
Genç bilimdir, inançtır. Bilgiye, yeniliğe, gelişmeye açıktır.
7.5 milyon gence siyasetin önünü açmak kulağa heyecan verici gelse de, bunu söyleyenlerin karnesine bakınca, bunun tam da “politika” olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Gençleri siyasete hazırlarken, onların önce iyi eğitimli, donanımlı bireyler olmasını sağlamak; dünyadaki akranlarıyla bilimde, sanatta, matematik, fen, spor ve kültür alanlarında yarışabilir halde olmalarını sağlamak gerekmez mi ?
15 yıllık AKP iktidarı boyunca 6 Milli Eğitim Bakanı görev yaptı. Her birinin farklı uygulamaları ve yöntemleri oldu. Vakıflar, yurtlar ve özel okullar üzerinden eğitime büyük bir darbe indirildi. Çağdaş dünya ile aramızdaki fark açıldı. Bunun en somut kanıtı, OECD tarafından yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarıyla ortaya çıktı. Geçtiğimiz Aralık ayında açıklanan PISA 2015 sonuçlarına göre Türkiye, matematik, fen ve okuduğunu anlama alanlarında 35 OECD ülkesi arasında sondan ikinci oldu. Lise eğitiminde dünyanın en dibine oturduk.
Bir başkası: Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) iş gücü istatistiklerinde yeni yer bulan önemli bir göstergeye dikkatinizi çekmek isterim: 15-29 yaş arasında, yani genç kategorisinde yer alanlardan, “ne bir işe sahip olan, ne de okuyanların”oranı, yüzde 29.8. Ülkemizde tam 5 milyon 339 bin genç bu durumda. Bir başka deyişle ne işi var, ne de eğitim alıyor.
SON SORU: Gençlerin siyasette daha etkili olması için, önce güvende olmaları, iyi eğitim alabilmeleri ve iş, güç sahibi olmaları gerekmez mi ?