TORONTO’DA MAÇ İZLEMEK, FUTBOL YAŞAMDIR
Uz. Dr. Ülkümen RODOPLU
Avrupa Acil Tıp Birliği Başkanvekili
15 Haziran 2008 Pazar. Kanada’nın Toronto kentinde şehir merkezinde bulunan Loose Moose adlı restorandayım. Çek Cumhuriyeti ile Türkiye arasında oynanacak olan Avrupa Futbol Şampiyonası eleme grubu maçlarının belki de en önemlisini izleyeceğim.
Ertesi gün başlayacak olan 18. Dünya Afet Yönetimi Kongresi – The World Disaster Management Congress için Toronto’dayım. Maç başladığında çevremde bulunan herkesin Çekleri tuttuğunu düşünüyorum. “-Bunların hepsi Çek olamaz. Zaten bu dünyada hiç sevenimiz yok. Yalnız ve güzel ülkem”. Çekler öne geçiyor. Defansımız çok zayıf. Servet sakat sakat oynuyor. Bu adam sezonun son maçında sakatlanarak oyundan çıkmadı mı? Sakat olduğunu bile bile neden bu şampiyonaya getirildi? Tüm hata Fatih Terim’de. Yıldıray Baştürk’ü , Halil Altıntop’u takımdan çıkardı. Peki, Fatih Tekke’yi, Ümit Karan gibi bir futbol dahisini neden takıma almadı? Çekler ikinci golü de atıyor. Restoranda herkes ayakta. Ben, barda oturduğum koltukta iyice ufalıyorum. Omuzlarım çöküyor. Kulaklarımı tıkasam da çevredekilerin yorumlarını duyuyorum:
Bu takım buraya nasıl geldi? İsviçre’yi de tesadüfen yendiler. Portekiz bunlara daha fazla gol atabilirdi. Zaten takımda işe yarayan tek oyuncu Almanya’da yetişmiş.
Bitti diye düşünmeye başladığım anda Arda’nın golüyle yerimde daha dik durmaya başladım. Arda’nın sol çaprazdan attığı gol bize hayat vermişti. Yeniden umutlandık. Galip gelmesek bile, bu skorla hiç değilse ezilmemiş olacaktık.
Düşünsenize, hangimizin yaşamı boyunca böyle geri dönüşler, bu şekilde umutlandığımız anlar yoktur? Kaybettiğimizi düşünmeye başladığımızda elimize geçen son bir şans ile yeniden umutlandığımız çok olmuştur. Kurtuluş Savaşımızı düşünün; topraklarımızın neredeyse tamamına yakını işgal altında, İstanbul’da ülke yönetimini İngilizlere devretmeye hazırlanan bir iktidar, fakir ve umudunu yitirmiş bir ulus. İşte bu anda Mustafa Kemal ile bir umut doğuyor. “Geri dönüş – yeniden ayağa kalkmak” için.
Nihat’ın muhteşem fırsatçılığı ile durumu 2-2 ye getiriyoruz. Dünya’nın en iyi kalecisi hata yapıyor. Nihat ise doğru yerde. Maçı anlatan İngiliz spiker, Cech için dünyanın en deneyimli, en başarılı kalecisi olduğunu söylüyor ve şöyle noktalıyor: “…….ama yine de O bir insan”. Evet, kendimize en güvendiğimiz konuda ve en beklemediğimiz zamanda hata yapabiliriz. Bu hata, bazen çok pahalıya malolabilir. Kaleci Cech, şu anda elinde 3 rekor bulunduruyor: Resmi maçlarda milli takım ile 855 dakika gol yememe, Chelsea takımıyla birlikte tam 1025 dakika ve 25 maç gol yememe rekoru. Böylesine başarı dolu bir kariyeri olsa da, O bir insan.
Başarı için gerekli kurallardan biri de doğru zamanda, doğru yerde olmaktır. Kendi şansınızı yaratabilmek için bu çok önemlidir. Nihat da o gün doğru yerdeydi. Doğru zamanda.Bu dakikaya kadar Çekleri destekleyenler ikinci golle birlikte bizim takımı alkışlamaya başladı: Arda gerçek bir yıldız. Nihat bu yıl, İspanya’da oynayan en iyi yabancıydı. Servet gerçek bir kahraman. Çok cesur. Tuncay, İngilltere’de başa oynayan bir takımda olsa, yıldız olur. Terim hırsı ve taktik başarısıyla bir dahi olduğunu kanıtladı.Yaşamda da böyle değil mi? Güçlü ve başarılıysanız alkışlanırsınız. Takdir görürsünüz. Yeter ki zirvede olun ve başarılı olun.
Ertesi gün başlayan Dünya Afet Yönetimi Kongresi’nde, “Afetlerden sonra iyileşme ve toparlanma” konusunda yaptığım sunumuma, Türklerin Kurtuluş Savaşından sonra nasıl toparlandıklarını anlatarak başladım. Mustafa Kemal’i anlatarak……….