Covid-19 devam ediyor.
Azalmadı; arttı.
Hız kesmedi.
Tedavi konusunda ve aşı çalışmalarında umut verici açıklamalar var. Ancak, somut ilerleme yok.
Şimdi de “grip” mevsimi geldi.
İnfluenza.
Soru şu:
Grip aşısı olmalı mıyız ?
Kronik hastalığınız yoksa, doğuştan gelen ve sürekli ilaç kullanmanız gereken bir hastalığınız yoksa, sağlık çalışanı değilseniz, organ nakli olmadıysanız grip aşısı olmanız önerilmez.
Şunu da unutmayınız: Aşı ile influenza virüsünden korunma şansınız yüzde 60’tan fazla değil.
İkinci soru şu:
Grip, Covid-19 ile birlikte olduğunda neler yaşanır ?
Son aylarda bu konuda tıp dünyasında yayınlanan bilimsel makaleler, Covıd-19 + İnfluenza buluşmasını “Kusursuz Fırtına” olarak adlandırmaktadır.
İnfluenza ve Covid-19’un olumsuz etkisini azaltabilmek için ülkeler influenza aşı programlarını çok önceden planladı. Aşı stokları ve aşılama planlamaları tamamlandı.
Türkiye’de ise durum farklı.
Ülkemizde 25 milyon kronik hasta bulunmaktadır.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şu açıklaması ile bir gerçeğin altını çizdi:
“- Sonbahar ve kış ayları virüs için fırsat aylarıdır. Coronavirüs griple birlikte yayılırsa salgınla baş etmek daha zordur”.
Peki, ithal edilen influenza aşı doz miktarı ne kadar ?
1 milyon 350 bin.
İthal edilen grip aşısı, risk grubunda bulunan kişilerin 20’de birine yapılabilecek.
Peki, grip aşısı kimlere yapılacak ?
Bu sorunun yanıtı henüz belli değil.
Bilim, kronik hastalar dese de, gerçekler bu seçimin “şanslı bireyler” olacağını göstermektedir.
Temel sorun şudur:
Aşı üreten bir ülke konumundan aşı ithal eden ülkeye geçmiş durumdayız.
Buna bir de ekonomik kriz eklenince sağlıkta durum, içinden çıkılmaz haldedir.
Grip aşısında hal böyleyken Sağlık Bakanlığı 40 gün sonra Corona aşısının Türkiye’ye getirileceğini söyleyerek sürpriz yapmaktadır.
Sonuç olarak;
Yazının başında vurguladım. Corona devam ediyor. Şimdi buna bir de grip eklendi.
Tedavi yok; aşı da yok.
Belli ki başımızın çaresine bakacağız.
Ne yapıp yapıp hasta olmamaya bakalım.
Maske; fiziksel mesafe ve temizliğe devam.