MERSİN DEVLET HASTANESİNE EVET, HALKIN PARASININ ÇARÇUR EDİLMESİNE HAYIR

0
2210
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

MERSİN DEVLET HASTANESİNE EVET,

HALKIN PARASININ ÇARÇUR EDİLMESİNE HAYIR

1.300 yatak kapasitesi. 370 bin metrekare kapalı alan. 230 poliklinik odası. 51 ameliyathane. 210 yataklı yoğun bakım ünitesi. Günlük 12 bin poliklinik hastası kapasiteli. Mihmander eşliğinde ücretsiz araç karşılama hizmeti. Helikopter pistinden acile doğrudan hasta kabul hizmeti. 5 bine yakın sağlık personeli. MR-CT-PET CT- Gama Kamera – Anjio Spect- Mamografi Ultrason- Kemik Dansimetre – Linac – Brakiterapi – Dijital Patoloji. 30 yataklı diyaliz makinesi. 50 yataklı kemoterapi merkezi.
3.858 araçlık ücretsiz açık ve kapalı otopark.

Bunlar açılışı, geçtiğimiz hafta sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Sağlık Bakanı tarafından yapılan Mersin Şehir Hastanesi’nin özellikleridir. Okuyan, duyan herkes gururlandı, sevindi.

Bir hekim olarak, ben de sağlık yatırımlarına her zaman sıcak baktım. Gerekli gördüm. Halkımızın en kaliteli hizmeti hak ettiğine inandım.

Bir farkla:

Hastaya müşteri odaklı yaklaşılmasını asla benimsemedim. Yapılan sağlık yatırımlarının turist çekmek, daha çok müşteri kazanmak amacıyla gerçekleştirilmesine ve bu anlayışa sonuna kadar karşıyım.

Mersin Şehir Hastanesi açılışında hiç söylenmedi ama devlet şirkete “hasta sayısı” garanti etti. Aynı, 3. Boğaz Köprüsü, Gazi Osman Paşa Köprü ve otoyol geçişinde olduğu gibi. Bu ne anlama geliyor? Müsteriniz (pardon hastanız) olmasa da devlet üstünü tamamlayıp, ödeme yapıyor. Yani müşteri garanti ediyor.

ŞEHİR HASTANESİ

Önce bu projeye bakalım:

2012 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile şehir hastaneleri projesinde kamu ve özel sektör bir ortaklık kurmaktadır. Burada devlet, öncelikle, özel sektöre hastanenin yapılacağı alanı tahsis eder. Özel sektör de bu alana hastane binasını yapar. Tıbbi donanımı tamamlar ve işletmesini devletten devir alır.Devlet bunun karşılığında 25 yıl, bina yapım süresi olan 2,5-3 yılı da ilave ederek yaklaşık 28 yıl kira öder.

Neresi yanlış diye düşünebilirsiniz.

Bu proje ilk bakışta sanki, devlet şehrimize, bölgemize kamunun eksik yatak ihtiyacını karşılayacak, 1500, 2000 yataklı, modern bir hastane kazandırıyormuş gibi görünmektedir.

Ancak kazın ayağı hiç te böyle değil.

Öncelikle, devletin ödediği yıllık kira bedelleri o kadar yüksek ki, 3-4 yıllık kira bedeli ile devlet tüm hastaneyi kamu kaynakları ile yapabilecekken 28 yıl yüksek miktarda kira ödeyerek kamu kaynaklarının ciddi miktarda israfına yol açmaktadır. Sözleşmenin 28 yıllık yapıldığı göz önüne alındığında bu süre içinde şirkete çok büyük kira bedelleri ödeneceği açıktır. Ayrıca yüklenici firma ile devlet arasında yapılan sözleşme gereği, Devlet, Türkiye ortalamasında doluluk oranı %62 iken, yüklenici firmaya %70 doluluk oranı taahhüt etmektedir. Bu durumda ister istemez, hastanede “İhtiyaç dışı hasta yatışımı mı yapılacak” sorusunu akıllara getirmektedir.

Şirketlere ödenecek para sadece kira bedeli değildir. Hastanelerdeki görüntüleme, laboratuvar, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, yemekhane, otopark vs. gibi bütün hizmetler şirkete bırakılmaktadır. Sayın Sağlık Bakanının Mersin Şehir Hastanesi açılışında sözünü ettiği, hastaneye geldiğinde vatandaşın arabasını karşılayacak ‘vale’nin ücreti kimin cebinden çıkacak, zaman içinde göreceğiz?

2016 yılı sonunda 11 milyon 788 bin m2 kapalı alanda ve 41.091 yatak kapasiteli 29 şehir hastanesi için yatırım bedeli toplam 10 milyar USD. Hazineden yani bizim ödediğimiz vergilerden şirketlere dolar üzerinden para ödenecek. Dolar arttıkça şirketlere borç daha da büyüyecek. Dövizi olanların terörist olduğu yönünde açıklamaların yapıldığı bu zamanlarda, kamunun borcunu şirketlere dolar üzerinden ödeyecek olması ayrıca manidar bir durumdur.

Bir hastanenin gerek yapımı sırasında gerekse hizmet sunumu sırasında maliyetini yükseltmek isterseniz, yatak başına kapalı alanı büyük tutarsınız. Gelişmiş ülkelerde yeni yapılan hastanelerde yatak başına kapalı alan 150-200 m2 iken şehir hastanelerinde bu alan 287 m2. Böylece maliyeti yükseltmek için en uygun yöntem bulunmuş görülüyor.

Yine Türkiye’de yatak başına düşen kapalı alan, son yıllarda yapılan modern hastanelerden %40 daha fazla. Bu daha fazla enerji tüketimi, temizlik giderinin artması, bakım/onarım giderlerinin artması demektir.

Şehir hastaneleri projesi ile torunlarımızı dahi borçlandırmış oluyoruz. Halkımızın ücretsiz hizmet alabileceği devlet hastanesi kalmadığı gibi, işletmesinin özel sektöre devredilmesi yoluyla devlet hastanelerinin özelleştirilmesi projesi de devreye girmiş oluyor.

Bir somut örnekle daha konuyu takdirinize sunmak isterim:

Erzurum’da önceki yıl klasik ihale ile yapılan hastane 193 Milyon TL’ye mal oldu. Aynı süreçte şehir hastanesi olarak kamu özel ortaklığı ile yapılan Kayseri’deki 1500 yataklı hastane için 3 Milyar 443 milyon lira kira ödenmektedir. Bu hastanenin sabit yatırım tutarı ise 427 milyon TL dir. Aradaki farkı takdirlerinize sunarım.

Açıkcası burada yapılan, “halka hizmet sunuyorum, vatandaşa hastane yapıyorum” derken, kamunun parasını pulunu çarçur etmektir.

SON SÖZ: Halka hizmet için devlet yatırımına evet; kamu kaynaklarının çarçur edilmesine, torunlarımızın dahi borçlandırılmasına hayır.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Paylaş
Önceki İçerikÇOCUKLARIMIZ YAŞAM KURTARMAYI ÖĞRENSİN
Sonraki İçerikÇanakkale Depreminin düşündürdükleri
Dr. Ülkümen Rodoplu
Dr. Ülkümen Rodoplu, evli ve 2 çocuk babasıdır. Aile, iş ve akademik yaşamındaki başarılarının yanı sıra, tüple dalış, uzun mesafe koşu ve Motor Touring– Harley Davidson gibi ilgi alanları bulunmaktadır. Yaşamının her alanında “proje“üretme” ve “eylem” konusuna önem veren Dr. Ülkümen Rodoplu “Daha Çağdaş bir Türkiye” için değer katacak çalışmalarda bulunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here