Hastane öncesi Acil Sağlık hizmetleri, 1994 yılından bugüne kadar 112 Ambulans adıyla verilmektedir. Geçen yıllar içinde bu hizmet, giderek tüm Türkiye’ye yayıldı. Başlangıçta her ambulansta doktor görev yaparken bugün, her ambulansta paramedik ya da ATT – Ambulans ve Acil Bakım Teknisyeni çalışmaktadır.
112 Ambulanslar, son günlerde Güney Doğu’da yaşanan saldırılar nedeniyle Türkiye’nin gündemine oturdu. Cizre’de bir evde yararlılar olduğu söylenerek, yardım istendi. Ambulans, verilen adrese güvenlik nedeniyle ulaşamadı.
Yaralıları durumunun giderek kötüleştiğini söyleyen bazı HDP milletvekilleri açlık grevi ve basın açıklamalarıyla konuyu ülke gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri ambulansların göreve hazır olduğunu, yaralılara yardımcı olmak için ilgili eve yaklaşırken kendilerine ateş açıldığını ve bu nedenle 400 m. kadar yaklaşabildiklerini, yaralıların güvenli alana getirilmesi halinde hızla tedavilerine başlanacağını söyledi.
Önce güvenlik
Türkiye Acil Tıp Derneği Başkanlığı, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanlığı, Avrupa Acil Tıp Birliği Başkanvekilliği yapmış bir hekim olarak ve Afet Tıbbı uzmanı olarak bazı temel konuları anımsatmak isterim:
Acil durumlarda ambulansın hasta ve yaralılara müdahale etmeden önce alanın güvenli olduğundan emin olmamız gerekir. Gidilecek alan deprem bölgesi ise ambulansın ve görevlilerin enkaz altında kalmadan, çatışma bölgesi ise iki silah altında kalmadan, hayatta kalmaları çok önemlidir. Sağlık görevlileri ancak, bu durumda yaralılara yararı olabilmektedir.
Çatışma alanında yaralı nereden, kimden olursa olsun müdahale edilmesi gerekir. Savaş halinde bile, yaralıların tedavi edilmeleri için çatışmaya ara verildiği bilinmektedir. Tarih boyunca bunun birçok örneği vardır.
Ambulansa, hastaneye, sağlık görevlilerine, ambulans görevlilerine ateş açmak, görev yapmasını zorlaştırmak düşünülemez. Bunun insanlık tarihinde örneği yoktur.
Cizre’de yaralıların evden 400 metre uzaklıkta oluşturulan güvenli alana neden götürülmediğini, yaralı yakınlarının hiç değilse bunu neden yapmadığını anlayabilmekte güçlük çekiyorum. Ateş altında bu şekilde oluşturulan güvenlik alanları yaralıların kurtarılmasına fırsat tanımak için planlanmaktadır.
Son söz
1915’te evlerinden uzakta, Çanakkale’de yan yana can vermeyi göze alan atalarımız, siperlerden fırlayıp öleceğini bile bile, emperyalistlerle mücadele ederken kimin nereli olduğu, nerede doğduğu, neye inandığı, hangi mezhepten olduğu ile ilgilenmedi. Aklına bile gelmedi. Tek düşünceleri topraklarımızı korumak, kurtarmaktı.