Mustafa Koç, 20 Ocak 2016 Çarşamba sabahı kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. Öldüğü andan bugüne kadar geçen altı gün içerisinde kalp sağlığı, kalp krizi, enine boyuna konuşuldu.
Neden kalp krizi geçirdi ?
Stres, üzüntü, yorgunluk mu ?
Mide ameliyatı olmuş, acaba ondan mı ?
Neden kurtarılamadı ?
Kurtarılabilir miydi ?
Spor yaparken geldiğine göre acaba ağır spor zararlı mı ?
İlkyardım yapıldı mı ?
İlk götürüldüğü Beykoz Devlet Hastanesi yeterli mi ?
Dört saat boyunca yapılan tedavi yeterli değil mi ?
Bu sorular elbette ki ölen kişi Mustafa Koç olunca uzar gider.
Mustafa Koç, sevilen bir iş adamı. Tüm Türkiye’ye mal olmuş, sosyal birçok projeye destek olmuş, başarılı bir insan. İyi bir eş, baba. Sporcu.
Tüm bu özellikleri nedeniyle ölümünün ardından birçok soru sorulması, konuşulması doğaldır.
Her üç kişiden biri kurtuluyor
Aslında, ünlü ya da ünsüz fark etmiyor.
Söz konusu kalp – damar hastalığı olunca değişen bir şey olmuyor.
Bir gerçek var ki o da şudur: Tüm dünyada kalp krizi geçiren her üç kişiden biri hastaneye yetişemeden ölüyor; biri kurtuluyor; biri de hastaneye yetişse bile kurtarılamıyor. Bu gerçek her ülkede aynıdır. Gelişmiş, gelişmekte olan her ülkede bu böyledir.
Çıkarılması gereken iki önemli ders
Mustafa Koç’un ölümünden çıkarılması gereken iki ders var:
Birincisi, her ne ile uğraşırsak uğraşalım sağlık kontrolü her yaşta gereklidir. Sağlıklı her bireyin 40 yaş üzerinde altı ayda bir, 40 yaşına kadar da her yıl doktor kontrolünde sağlık kontrolü yaptırması gerekir.
Sağlık kontrollerinin en önemli sonucu, hastalık risklerini ortaya çıkarmasıdır.
Stresli ve yoğun çalışan Mustafa Koç gibi bir bireyin yüksek tansiyonunun olması, kan şekerinin yüksek bulunması, kan kolesterolünün yüksek saptanması, sigara içiyor olması önemli risk grubunda olduğunu gösterir.
Bu durumda sağlık kontrolünü yapan doktor Mustafa Koç’a şunu söylemelidir:
“-Bu risk faktörleri sizde olduğuna göre bunları düzeltmeliyiz. Şu ve şu ilaçlarla tansiyonunuzu, kan şekerinizi ve kolesterol seviyenizi indirmeliyiz. Ayrıca, ağır sporlardan ve yoğun iş temponuzdan uzak durmalısınız. Stresli işlerden ve ortamlardan kendinizi koruyunuz”.
İkinci önemli ders, acil durumda yapacaklarımızın önceden planlanmış olmasıdır. 2002’de by pass ameliyatı olan, kalp krizi için önemli risk faktörlerini taşıyan bir iş adamının, acil durumda nereye, nasıl, hangi yolla gideceği önceden planlanmış olmalıdır.
Son söz: Şirketlerin, kurumların acil eylem planı olduğu gibi bireylerin de acil sağlık eylem planı olmalıdır. Ancak, bu durumda hayatta kalmayı başarabiliriz.