Dr. Kamil Furtun,
Dr. Abdullah Biroğlu,
Op. Dr. Ersin Arslan,
Op. Dr. Aynur Dağdemir,
Dr. Göksel Kalaycı.
Bu isimleri birçoğumuz unuttuk. Kim olduklarını anımsayanımız yoktur.
Onlar, görev başında saldırıya uğrayıp yaşamını yitiren hekimler.
Son on yılda görevi başında şiddet gören yüzbinlerce sağlık çalışanından, öldürülen onlarca hekimden sadece birkaçı.
Başta doktor ve hemşire olmak üzere bugün Türkiye’nin dört bir yanında çalışan sağlık personeli zor koşullarda çalışmaktadır.
Savaş koşullarının yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hastanelerde çalışan sağlık personeli bir haftalık nöbet tutmakta, güvenlik açısından çok zor koşullarda insan canı kurtarma mücadelesi vermektedir.
Emeğin, hizmetin giderek değersizleştiği ülkemizde hekim, hemşire, paramedik, ATT, sağlık teknisyeni, sağlık teknikeri olmak giderek zorlaşmaktadır.
Peki, hekime şiddet, sağlık çalışanına saldırı nereden çıktı ? Neden arttı ?
İki ana neden önemlidir:
Birinci neden bugün uygulanan sağlıkta dönüşüm modelinin hasta ile hekimin arasındaki sihirli ilişkiyi, göz teması ile başlayan iletişimi ortadan kaldırmasıdır. Sağlıkta dönüşüm modelinde asıl amaç, hastanelerin kar eden kurumlar olmasıdır. Bu nedenle performansa dayalı sistem getirilmiş ve hekimler baktıkları hasta kadar, yaptıkları ameliyat kadar para kazanır hale gelmiştir. Başta tüm sağlık çalışanlarına cazip gelen bu uygulama, yıllar içerisinde etkisini yitirmiştir. Hastane gelirlerinin azalmasıyla birlikte farklı hastanelerde çalışanlar farklı ücret, farklı döner sermaye pirimi almaya başlamış ve bu da huzursuz bir ortam yaratmıştır. Bir çok hekim hastasının yüzüne bakmayı, konuşmayı, hastalık ile ilgili, tedavi ile ilgili açıklama yapmayı, açıkcası konuşmayı unutmuştur. Mutsuzdur ve bu da yüzüne, yaptığı işe yansımaktadır.
İkinci neden sağlık çalışanına saldırının toplumda adeta özendirici hale gelmiş olmasıdır. Hekime tokat atmayı göze alabilen milletvekilinden, seçim alanlarında hekimi topluma şikayet eden siyasetçiye kadar hepimizin bu sürece katkısı vardır.
Çözüm, her bireyin en doğal hakkı olan ve Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan sağlık hizmeti hakkını ülkenin neresinde olursa olsun eşit ve aynı kalitede alabileceği modeldir. Bu da sosyal devletin en başta gelen görevidir.
Son söz: Hekimine ve tüm sağlık çalışanına sahip çıkamayan, onun güven ve huzur içinde hizmet sunabileceği ortamı sağlayamayan bir model halkın sağlığını koruyamaz.