HASTALARIMIZ MÜŞTERİ OLUNCA
Uz. Dr. Ülkümen RODOPLU
Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili
Acil Servisin kapısı açıldı. Kapıda kalabalık bir grup belirdi. Yüzlerinde endişeli ve gergin ifade vardı. Aralarında duran genç adamı sürükleyerek içeri çektiler.
“- Yetişin, yardım edin, doktor yok mu?”
Genç adamın rengi soluktu. Ayakta güçlükle duruyordu. Soğuk soğuk terliyordu. Dudakları morarmıştı. Göz kapakları yarı açıktı. Arada bir, derin nefes alıyordu. Yakınları bıraksa, yere yığılabilirdi.Acil Servisin girişindeki masanın arkasında bir görevli oturuyordu.
Ayağa kalktı. “- Ne oldu, nesi var hastanızın ?” diye sordu.
“- Görmüyor musun; adam ölüyor. Araba çarpmış. 112’yi aradık ama vakit kaybetmemek için taksiye atıp getirdik”
Görevli, “-Hemen şuradaki yatağa alın” dedi. Eliyle karşıda duran boş yataklardan birini gösterdi.
“Biriniz karşı binadan kaydını yaptırıp, bana getirin.”
İşte bu cümle, son birkaç aydır ülkemizdeki tüm sağlık kurumlarında kullanılan sabit bir cümle haline geldi.
Sadece bu mu? Hepimiz baktığımız, muayene ettiğimiz, tedavi ettiğimiz hastaların tanılarını, tedavilerini bırakıp “kaç puan” alacağımızı hesaplar olduk. Her birimiz kayıt görevlilerinin tepesinde, yapılanların doğru kaydedilip kaydedilmediğine bakar olduk. Dahili branş uzmanları, cerrahları suçlamaya, cerrahlar da kendi aralarında “-sen yaptın, ben yaptım” çekişmesine başladı.
Hastaların kayıtlarının düzenli tutulması çok önemlidir. Ancak, öncelik her zaman için hastalarımızın tedavi edilmesidir. Hastaneye gelen hastaların evrak ve kayıt işlemlerinden önce muayenelerinin yapılması gerekmektedir.
Trafik kazası, kalp krizi, beyin felci, ani başlayan nefes darlığı, karın ağrısı gibi acil olaylardan sonra önce, yaşamsal göstergelerin düzeltilmesi gerekir. Tedavi başlatılmadan, hasta yakınlarından ücret, kayıt gibi isteklerde bulunmak doğru değildir.
Hastaneye gelen hastaya müşteri gözüyle baktığınızda, hekimlik sanatını yerine getiremezsiniz. Yıllarca, sağlık kurumlarını özel işletme mantığı ile çalıştıran ülkelerde bile bu görüş terk edilmeye çalışılmaktadır.
Her insan, en üst düzeyde sağlık hizmeti almayı hak etmektedir.
Sosyal güvencesi olsun veya olmasın, hiçbir belge istemeden hastalarımıza hizmet sunamaz mıyız? Bunu insanlar hak etmiyor mu?