Teşekkürler Corona. Sana minnettarım.
Seni zamanında anlayabilsek bunca ölen olmazdı.
Bilime sadık kalsak, yoğun bakıma ihtiyaç olmazdı.
Seni geç ve zor anladık.
Ancak, herşeye rağmen minnettarım.
Sayende evde kaldık.
Evimizi tanıdık.
Aile nedir onu anladık.
Hatalarıyla, sevaplarıyla birbirimizi tarttık.
Kızdık, kıskandık, sevdik.
Sokağın, özgürlüğün kıymetini anladık.
Caddeleri, parkları, yürüyüş yollarını aradık.
Kahveleri, kafeleri, lokantaları.
Özledik.
Hijyenin önemini, temizliği öğrendik.
El yıkamanın ne kadar değerli olduğunu.
Sayende vücudumuzu tanıdık.
Bağışıklık sistemini.
Beslenmenin, egzersizin önemini.
Hatta, evde, dört duvar arasında egzersiz bile yaptık.
Yürüdük.
Bayram yaşadık. Bayramlar.
Dokunmadan.
El sıkmadan, el öpmeden, sarılmadan Bayram kutladık.
Birine, sevdiğimizi söylemenin değerini öğrendik.
Dokunmadan, sarılmadan sevgimizi gösterebileceğimizi anladık.
Sağlık emekçilerini daha yakından tanıdık.
Doktorları.
Kargo çalışanlarını.
Market çalışanlarını.
Fırınları, bakkalları.
Belediye çalışanlarını.
Çiftçileri.
Üretenleri.
Evinden eğitime devam eden öğretmenleri.
Güvenliğimizi sağlayanların ne çok önemli olduğunu.
Zor zamanlarımızda kimlerin yardıma koşabileceğini gördük.
Boş sözlerle, bol vaad verenlerin böyle zamanlarda nasıl ağız değiştirdiğini izledik.
Peki, ben ?
Ben de minnettarım sana.
“Bay acil” olarak mutluyum.
İlk defa bir Bayramda trafik kazası yüzünden ölen ve yaralanan olmadı.