Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Dünya, Corona virüs ile 31 Aralık 2019’da tanıştı.

7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 (2019-nCoV Hastalığı) olarak kabul edildi.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 5 Nisan 2020 tarihinde, tüm dünyada tanı konulmuş olgu sayısı 1 milyon 193 bin 776 dır.64.384 kişi yaşamını yitirirken, iyileşen hasta sayısı da 246.110 dur.

Türkiye’de ise 23.934 olgudan 501 kişi yaşamını kaybetti.

CORONA SONRASI TEHLİKE

Corona ile mücadelede Türkiye ciddi bir sınav vermektedir. Aksayan, eksik noktalar olsa da dünyada bir çok ülkeden çok daha hızlı tepki vererek, önlemler alındı.

Umre dönüşü karantinanın aksaması, seyircili spor karşılaşmalarının  sonlandırılmasında gecikme, sokağa çıkma yasağı konusunda tercihin halka bırakılması gibi kararlar salgın ile mücadelede aksaklıklara yol açtı.

Deneyimli ve sabırlı sağlık ordusu sayesinde Corona ile mücadelenin  kazanılacağına inanıyorum. Bilimden kopmadan sürdürülecek mücadele mutlaka olumlu sonuç verecektir.

Türkiye’yi şimdi ve çok yakın bir gelecekte bekleyen ciddi bir sorun vardır: Kaygı veya psikiyatrik tanımlamayla, yaygın anksiyete bozukluğu.

Yaygın anksiyete bozukluğu, gerçek sorunlarla orantısız bir biçimde aşırı endişe ve kaygılanmayla seyreden bir psikiyatrik bozukluktur.

Corona Sonrası, Depresyon, kaygı ve anksiyete

Aslında kaygı bir tehlikenin ya da tehdidin sonucunda hepimizde ortaya çıkabilen bir duygudur. İş, sınav, sağlık, aileyle ilgili sorunlar,ekonomik  sorunlar birçok insanı kaygılandırabilir.

Kaygı, bir ölçüde bizim sorunlarla baş edebilmek için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip başa çıkmamızı sağlar. Normalde bu tür günlük kaygılar hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir.   Ancak kaygının süresinin uzaması, şiddetinin artması ve günlük hayatımızı etkileyip işlevselliğimizi bozması sonucunda yaygın anksiyete bozukluğu dediğimiz olay gerçekleşir.

Bugünlerde her evde, her iş yerinde kaygı ve gelecek endişesi vardır. “Ne olacağım ? Bana da bulaşır mı? Acaba hasta olur muyum ?” soruları hemen her bireyin ruhsal ve bedensel sağlığını tehdit etmektedir.

Bu kaygının uzun sürmesi,  beraberinde depresyon ve birçok kronik hastalığı da getirebilecektir.

NELER OLUR ?

Kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkında olsa bile endişelerini denetleyemez ve sakinleşemez. Kolay irkilme, sürekli kötü bir şeyler olacağı düşüncesi, yorgunluk, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir. Sıklıkla yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi fiziksel yakınmalar eşlik eder.

NASIL ÖNLEM ALABİLİRİZ ?

  1. Birçok konudan saniyeler içinde bilgi almamızı sağlayan sosyal medya beraberinde bilgi kirliliğini de getirmektedir. Özellikle doğal afetler ve salgın gibi konularda hatalı ve eksik pek çok bilgi karşımıza çıkabilir. Bu da elbette kaygı bozukluğunun en büyük sebeplerinden biridir. O kadar çok yanlış ve abartılı bilgiyle karşılaşıyoruz ki kendimizi kapana kısılmış gibi hissediyoruz. Bu nedenle mutlaka bilgi kaynaklarınızı kontrol edin, güvenilir olmayan kaynakları takip etmeyin. Teyit edemediğiniz bilgilere inanmayın. Sosyal medyada geçirdiğiniz süreyi kısıtlayın. Bu hem bilgi kirliliğinden uzak kalmanızı sağlayacak, hem de beyninizin sürekli corona ya da diğer felaketlerle dolu olmasını engelleyecektir.
  2. Salgın ve afet durumlarında içinize kapanmak yerine paylaşmalısınız. Paylaşmanız gereken 2 farklı grup vardır: Bunlardan ilki elbette sevdiğiniz ve güvendiğiniz insanlar. Çünkü bu insanlarla kaygılarınızı paylaştığınızda sizin için ellerinden geleni yapıp size destek olacaklardır. Bu da kaygı seviyenizi düşürmenize yardımcı olur. İkinci grupta ise sürekli bu konuda konuşan ve teoriler üretip duyduğu her bilgiyi paylaşan insanlar yer alır. Bu tür insanlar çevremizde hep vardır ve bazen kendimizi onlardan korumak zorunda kalırız.
  • Bildiğimiz bir şeyin herkes tarafından hatırlatılması kaygımızın artmasına neden olabilir. Örneğin gün içinde karşılaştığınız herkes size elinizi yıkamanızı, maske takmanızı, sosyal mesafeyi korumanız gerektiğini söylediğinde, eğer bunları zaten yapıyorsanız kendinizi yetersiz hissedebilir ya da sürekli bunu yapmak zorunda olduğunuzu hissedebilirsiniz. Bu da kaygınızın artmasına neden olur.
  1. Biz insanlar en çok, bilmediğimiz şeyden korkarız. Elbette bilgi kirliliğinden uzaklaşmak oldukça doğru bir yöntem ama bunu yapmadan önce doğru bilgiye ulaşmak da bir o kadar önemlidir. Bu noktada Sağlık Bakanlığıya da Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların kaynaklarından faydalanın. Bu süreçte sağlığınızı korumak için yapmanız gerekenleri bizzat kendiniz öğrenin. Her adımda ne yapacağınızı öğrendikten sonra kendinizi çok daha fazla güvende hisseder ve kaygı seviyenizi azaltabilirsiniz.
  2. Corona virüsü nedeniyle sosyal hayatımız büyük oranda kısıtlansa da hala yapacak bir şeyler var. Eğer evden çıkamıyorsanız evde yapmayı sevdiğiniz şeylere odaklanın:

– Bitkilerle vakit geçirmek,

– Yemek yapmak,

– Film izlemek,

– Günlük tutmak,

– Müzik aleti çalmak,

– Sevdiklerinizi aramak,

– Spor yapmak ya da

– Dans etmek.

Hobileriniz ve zevklerinize göre evden çıkmadan yapabileceğiniz onlarca seçenek var.

Son söz: Corona bitecek; peki ya sonrası ?

YouTube Kanalımda Yayınladığım CORONA BİTECEK, DEPRESYONA DİKKAT Videoma Aşağıdaki Linkten Ulaşabilirsiniz.

http://www.ulkumenrodoplu.com/corona-sonrasi-kaygi-depresyon

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here