24 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlere sayılı günler kaldı.
Seçimin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Adayı Muharrem İnce arasında geçeceği görülmektedir.
Elbette ki, seçim yarışının yıldızı Muharrem İnce’dir.
Adıyaman’da söylediği türkü, Aydın’da oynadığı zeybek ile farklı bir karakter sergilemektedir. Gerek meydanlardaki performansı, ve gerekse ekranlardaki canlı yayınlarda sergilediği güçlü ve özgüvenli tavır, Muharrem İnce’nin oy oranını, CHP oy oranının çok üstüne taşımıştır.
“Biz bu özelliklerini biliyorduk, O’nu tanıyorduk. Bize sürpriz değil” diyenlerin CHP Kurultaylarında neden destek olmadıklarını sormadan edemeyeceğim.
Muharrem İnce’nin sorulara zekice yanıtlar vermesi, mizah anlayışının güçlü olması, izleyenleri sıkmadan, bıktırmadan etki alanına alabilmesi en güçlü yanlarıdır.
Geçtiğimiz haftanın bir başka yıldızı, kıraathaneler oldu.
“Millet Kıraathaneleri”.
Üstelik, kek ve çayın bedava olduğu kıraathaneler.
16 yılın yorgunluğu mu, yoksa proje üretme kapasitesinin dolmuş olması mıdır bilemiyorum ama bu kıraathane çıkışı, Muharrem İnce için altı pasta yakalanan ve boş kaleye gönderilen meşin yuvarlak gibi oldu.
Meydanlarda gelecek, marka, girişimcilik, gençlik, burs, uzay, AR GE diyen bir adayın karşısına millet kıraathaneleri ile çıkmak, olsa olsa danışmanların “yine kandırması” olarak yorumlanabilir.
Geçtiğimiz haftanın bir başka yıldızı da, şehir hastaneleriydi.
Şehir hastanelerinin yaşayabilmesi, bizlerin hasta olmasına bağlıdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın hastaneye “bol müşteri” dileğinde bulunması yadırganmamalıdır. Anımsarsanız, şehir hastaneleri projesi en büyük hayaliydi.
Bir ülke Cumhurbaşkanı, hastaneye müşteri dileğinde bulunabilir. Bunda yadırganacak bir taraf yoktur. Ancak, müşteri aslında hasta olunca, sanki halkını hasta olmaya davet etmiş bir Cumhurbaşkanı görüntüsü oluşmuştur.
SON SÖZ: Önce kıraathane, ardından şehir hastanesinin bol müşteri temennisi iktidarın yorulduğunu ve taze kana gereksinim duyulduğunu göstermektedir.