Kemal 6 yaşında. Doğuştan gelen bir karaciğer hastalığı var. Tek çaresi karaciğer nakli. Annesi, babası, ablası, hatta akrabaları istese de veremedi. Birinin hastalığı çıktı, veremedi. Diğerlerinin dokuları uymadı. Bir de kadavradan alabiliriz dediler.
Kemal nefesini tuttu, bekliyor. Haber bekliyor. Organ bekliyor. O da yaşamak istiyor. Tabii ki koşmak, oynamak, okula gitmek istiyor. Kemal, haber bekliyor. Umutla, bekliyor. Bir haber gelse de, “sana uyacak karaciğer bulundu” deseler dünyalar onun olacak.
ORGAN NAKLİNDE LİDER
Türkiye organ naklinde dünya liderleri arasında olan bir ülkedir. 2016 yılında bin 391 karaciğer ve 3 bin 414 böbrek nakli yapılarak dünyada en çok organ nakli yapılan ilk beş ülke arasında yer aldı.
Ancak ne acıdır ki, kadavradan diye bilinen, yani beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan yapılan nakillerin oranı diğer gelişmiş ülkelerdeki düzeylere çıkabilmiş değildir.
Yeterli sayıda kadavra organ bağışı olmadığı için, organ bağışı bekleyen hastalara bağış, sadece yakınlarından yapılabilmektedir. Bu durum, aile bağlarının yakın ve güçlü olduğunu ancak toplumsal olarak birbirimize destek olmak ve sahip çıkmak konularında aynı başarıyı gösteremediğimizi ortaya koymaktadır.
Ölünce toprak altında çürümeye terk edilen organları ihtiyacı olanlara kazandıramadığımız için sadece anne, baba, kardeş, çocuk ve eşlerin organlarını almak zorunda kalmaktayız. Bu durum da ne yazık ki, ülkemizde binlerce kişinin organ bağışı beklemesine neden olmaktadır. Hatta bağış bekleyen birçok hasta bu süreçte hayatını kaybedebilmektedir.
ORGAN BAĞIŞI
18 yaşını doldurmuş ve akli melekelere sahip her birey kendi isteği ile bağışta bulunabilir. Eğer bir kişi organ bağışında bulunmak istiyorsa eğitim ve araştırma hastanelerine, organ nakli yapan tüm kamu ve özel hastanelerin organ nakil koordinatörlerine başvurabilir. Kişi hayattayken organlarını bağışladığı için kendisine bunu ibraz eden bir kart verilir. Daha sonra bu veriler Sağlık Bakanlığı’nın sistemine kaydedilmektedir. Vefat etmiş olan kişi eğer organlarını bağışlamışsa, bu kişinin birinci derece yakınlarından onay alınmaktadır. Dolayısıyla organ bağışı yapan kişiler bu konuyu mutlaka ailesiyle de paylaşmalıdır.
Bağış yapmış bir kişinin organlarının alınabilmesi için o kişinin tıbbi olarak hayatını kaybetmiş olması gerekir. Tıbbi ölüm, beyin ölümüdür. Bitkisel hayat tıbbi bir ölüm değildir. Kişinin şuuru açık olmasa da, solunum makinesine bağlı olsa da eğer o kişi bitkisel hayatta ise o kişinin organları alınmamaktadır. Beyin ölümü kararı; kardiyolog, nörolog, nöroşirurji ve anestezi uzmanlarından oluşan, organ nakli ekibi dışında başka bir ekip tarafından verilir. Kişiyi her bir uzman ayrı ayrı değerlendirir. Beyin ölümünün tespitiyle ancak bu kişi donör adayı olabilir.
SON SÖZ: Canlıdan organ naklinde lider, kadavradan nakilde ise küme düşmemiz düşündürücü değil mi ?