İNTİHARLARIN ANATOMİSİ
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Fatih, Bakırköy ve Antalya’da siyanür ile ortaya çıkan ölümler, intihar ve intiharların anatomisi konusunu gündeme getirdi.
Ne acıdır ki, yaşamsal önemi olan her konuda olduğu gibi bunun da gündeme gelmesi için insanların canlarını yitirmesi gerekti.
Ülkemizde intihar oranları 2000’li yıllarda artış gösterirken; hastalıklar, ekonomik nedenler ve aile içi geçimsizlik intihar nedenleri arasında en üst sıralarda yer almaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) verilerine bakalım:
2018 yılında Türkiye’de 3161 kişi hayatına son verdi.
2001 ile 2018 arasına bakıldığında Türkiye’deki intihar oranlarının yüz binde 3.61 ile yüz binde 4.37 arasında değiştiği görülmektedir.
Yine, TÜİK verilerine göre 2018’de, 432 ölümle en fazla intihar olgusu İstanbul‘da yaşandı.
İstanbul’un ardından gelen kentler ve intihardan ölüm sayıları şöyle: Ankara (194), İzmir (186), Bursa (119), Konya (103).
En az intihar yaşanan kentler ise şunlar: Bayburt (1), Artvin (4), Kilis (4), Erzincan (5), Gümüşhane (5).
Yaşamını yitirenler arasında erkek sayısının kadınlardan daha yüksek olduğu görülüyor. 2018’de intihar sonucu ölenlerin 2391’i erkek, 770’i kadındı. Yani erkeklerin oranı yüzde 75.64, kadınlarınki yüzde 24.36 oldu.
2018 yılındaki intiharların nedenleriyle ilgili verilerinde 3161 olaydan 1155’inin nedenin belirlenemediği yazıyor.
Peki, neden İntihar ?
Belirlenen nedenler sırasıyla şöyle: Hastalık (677), geçim zorluğu (246), aile geçimsizliği (129), hissi ilişki ve istediği ile evlenememe (86), ticari başarısızlık (6), öğrenim başarızlığı (1). 861 vaka ise ayrı (diğer) kategorisinde değerlendirilmiş.
2000-2018 yılındaki verileri incelendiğinde intihar nedenleri arasında genelde ilk sırayı hastalık, ikincisini aile geçimsizliği, üçüncü sırayı ise geçim zorluğu alıyor.
Bu verilerde de ‘diğer’ ve ‘bilinmeyen’ bölümleri önemli yer tutuyor.
İntihar nasıl önlenir ?
Tüm intiharlar olmasa bile çoğunluğu önlenebilir.
Bunun için toplumun intihar konusunda bilinçlenmesi, tehlikeye karşı duyarlılığının artması gerekmektedir.
Kimin intihar edeceği, kimin risk taşıdığı öngörülebilir ancak kesin bilinemez. İntiharın, şizofreni, alkol ve madde kötüye kullanımı, dürtü kontrol bozukluğu gibi tedavisi güç ruhsal bozuklukların yanı sıra çözümlenmesi kişinin algı ve düşünce biçimine bağlı varoluşsal sorunlarla ilişkisi bulunduğu akılda tutulmalıdır.
İntiharları önlemek için ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin kolayca ulaşabileceği üniteler açılmalıdır.
İşsizlik, yoksulluk, baskı, şiddet gibi intihar eğilimlerini artırdığı tespit edilen veya düşünülen toplumsal sorunlar belirlenmeli ve çözümlenmelidir.
Son söz
Can öylesine değerli ki onu yaşatmak, onu korumak, ona destek olmak gerek.